31 Ekim 2013 Perşembe

‘Hukuk Komedisi’ değil, ‘Hukuk Cinayeti’


‘Hukuk Komedisi’ değil, ‘Hukuk Cinayeti’

Nihat Behram

nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
30 Ekim 2013, 11:39
Bugün yaşananlara ‘hukuk komedisi’ diyorlar. Hukuk yok ki, komedisi olsun. Kaldı ki, sonuçlar da ‘komedi’ karakterli değil, zulüm! Zulmü ‘komedi’ diye açıklamak belki ‘komedi konusu’ olabilir! Artık hukukun ‘h’sinden bile söz etmek mümkün değil. ‘H’nin yerini ‘G’ aldı, ‘Guk’ oldu! ‘Guguk’ oldu! ‘Adalete saygı’nın ölçüsü, iktidar cinneti ve hukuk cinayetine seyircilik oldu. Evet, hukuk adına bugün yaşananlar komedi değil, cinayettir. Susan herkes bu cinayetin seyircisi, yani destekçisidir.

12 Mart ve 12 Eylül faşizminde zindan solumuş; sayısız davada akıl, vicdan ve hukuk dışı suçlamaları görmüş biriyim. Gerek o dönemlerde, gerekse okuduğum (Hitler dönemi dahil) tarih kitaplarında, bugün Türkiye’de ‘hukuk’ adına yapılan uygulamaların bir benzerine rastlamadım. İktidarın ‘ileri demokrasi’ maskesiyle bu kadar ‘ileri’ gittiği, bu kadar ‘gücü, gücü yetene’ tavrıyla hareket ettiği bir dönem, belki ortaçağ ve öncesinde vardır! İktidarın, “Suç işleyebilir” diye adliyeye işaret vermesi yeterli. Olan değil, olabilirlik yargılanıyor. ‘İhtimal’ en önemli kanıt! İktidara muhaliflik, zaten suç ihtimalini içeriyor. Aydınlarımız esas olarak Ergenekon, Balyoz gibi davalardaki hukuksuzluklara odaklandı ama zindanlar akıl, mantık ve vicdan dışı suçlamalarla toplanıp zincirlenmiş gençler, öğretmenler, hukukçular, siyasetçilerle dolu. Tutuklama gerekçeleri  TV’lerin ‘İnanılmaz ama Gerçek’ programlarına konu olacak türden. Suç kanıtlarına kargalar güler ama o kanıtlarla hayatlar karartılıyor. Tanıklar kiralık katillere taş çıkartır ama o ‘gizli tanık’ ifadeleriyle ömürler zincirleniyor. Tutuklama gerekçelerinin çoğu ‘pes’ dedirtecek türden! Ama gerçek. Hem de; en zalim, en faşizanı!

Grup Yorum konser bileti satan 6 öğrenci ‘terör suçu’ndan ‘6 ile 15 yıl’ yediler. Üniversite öğrencisi Cihan Kırmızıgül ‘poşu takma’ suçlamasıyla 25 ay tutuklu kaldı, kamuoyu baskısıyla serbest bırakılsa da, karar duruşmasında 13 yıl yedi. Fransa’da okuyan Sevil  Sevimli ‘1 Mayıs’a katılmak, Grup Yorum konserine gitmek, parasız eğitim pankartı taşımak’ suçlamalarıyla 5 yıl yedi. Atletizm yürüyüş dalında Türkiye birincilikleri olan Rıdvan Çelik, ‘ağzı açık şekilde göründüğü fotoğraf, bölücü slogan attığına kanıt’ sayılıp 14 yıl yedi. Gösteride, elindeki yarım limon ‘suç kanıtı’ sayılan Murat Baran 9 yıl yedi.  Zeynep Altınkaynak ‘siyah şal’ takma ‘suçu’ndan 19 yıl yedi. Bingöl’de Gülsüm Koç’a verilen 56 yıl, iki gizli tanığın çelişkili ifadesi ve cep telefonunu yanına almamasına dayandırıldı! Say say bitmez...

İşte, Kandıra 2 Nolu F Tipi’nden yazan Cemil Onur Çelikdağ’ın mektubu: “18 Ocak’ta Kadıköy’de kaldığım ev sabaha karşı basıldı. Katıldığım demokratik basın açıklamaları dışında, öne çıkan suçlama; senelerdir göbek adım olarak kullandığım ‘Şiyar’ adı. Bu ad ‘kod adı’ sayıldı ve örgüt üyeliğine yeterli delil oluşturduğu gerekçesiyle tutuklandım. Göbek adım nedeniyle aylardır tutukluyum. Daha da ilginci; bu suçlamayla 2. kez yargılanıyorum. 2010’da Erzurum’da göbek adımın ‘kod adı’ diye dosyaya eklendiğini gören mahkeme başkanı bile ‘durumu komik bulup’ tutuksuz yargılanmama karar vermişti. Şu an, aynı suçlamayla 2. kez ve tutuklu olarak yargılanıyorum. Ne hikmetse, bu arada Erzurum’da yargılandığım davadan 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Şimdi ise İstanbul’da ‘Kod adı Şiyar’ suçlamasıyla, hakkımda 15 yıl isteniyor. Ağır Ceza’da yargılanıyorum. Aynı suçlamayla 2. kez yargılanmanın ve bir ad nedeniyle toplam 21 yıl cezanın ‘hukuk’ta bir açıklaması olabilir mi?”

Hukukun, adaletin, vicdanın olduğu yerde, senin durumunun belki bir açıklaması vardır, Şiyar kardeşim. Ama kendine muhalif gençleri, aydınları zincirleme histerisiyle hareket eden; yani ülkenin geleceğine düşman diktatörlüklerde değil. Adalet ve demokrasi için, bu diktadan kurtulmak dışında çaremiz yok.  (Zindanlardan birikmiş mektupları yazmayı önümüzdeki yazı günlerimde sürdüreceğim.)

--------------------------------------------------------------------
Dörtlük
Ellerinde vahşetin bin bir aleti
Ellerinde kırbaç, zincir, urgan
Gün gelecek, kan içinde boğulacaklar
Çünkü halkın yaraları daha doğurgan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder