24 Ekim 2013 Perşembe

Pişkinlik


Pişkinlik

Nihat Behram

nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
23 Ekim 2013, 12:22
Hiçbir konu; arsızı, yüzsüzü, utanmazı, aldırmazı eleştirmek kadar zor olmasa gerek. Zorluk; yazmasında değil, havaya sıkılan kurşun misali, yazılanların boşa gitmesinde. Çünkü, adı üstünde: muhatabı arsız, yüzsüz, aldırmaz, yani pişkin. Pişkine muhalefet eden yazarın hâli hâl değil, işi zor ki zor!

Pişkinliğe bak: Çöplüğün yanındaki ‘bilbord’a ‘çevre temizliğine önem veren belediye’ afişi asmışlar!  Kirlilik denince akla ilk gelen çevre ama yazımın konusu atıklarla zehirlenen, kesilip biçilip yok edilen doğal çevre değil, sosyal çevre; yani insan ilişkileriyle örülen toplumsal yapı. Aziz Nesin’in çok güzel bir sözü var; “Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruh çevreyi kirletir” diyor. Çevre kirliliğinin en korkuncu da budur; yani ruh kirliliği! Hele ki, o kirli ruh yönetimdeyse! Daha da korkuncu; toplumun onu yönetime seçmesi!

Doğayı kimyasal atıklarla zehirlemek neyse; sosyal yapıyı yalan, sahtekârlık, hırsızlık, yüzsüzlük, arsızlık, ihanet, vicdansızlıkla zehirlemek de odur. Kirli bir ruhla yaşamayı kanıksamak, çöplükte yaşamayı kanıksamak gibidir. İnsan yavaş yavaş alışır ve giderek duruyu unutup bulanığın, aydınlığı unutup karanlığın parçası olur. Yazık ki, bugün ruh kirliliği ülkede egemen hale gelmiştir. Bu da, toplum için felâket anlamındadır. Asıl acı olansa, bu yapıdan sorumlu olanların vurdumduymazlığı, pişkinliğidir.

Devletin valisi yalan üstüne yalan söylüyor. Sanki önceki yalanı söyleyen de kendisi değilmiş gibi. Öylesine pişkin. Birkaç vali de değil. Çoğu böyle. Sadece vali mi? Bakanından vekiline, iktidarın medyadaki tabanına, danışmanından sefirine kadar… Sanki 4x100 bayrak yarışındalar. Birinin yalanını diğeri daha ileriye taşıyor. En yetkili ağızlarda yalan öylesine sıradanlaştı ki, yalanın üstüne gitmek anlamsızlaştı. ‘Valinin, vekilin ya da medyanın yalanı’ başlıklı bir yazı yazsan, okur ilgi duymaz!

Pişkinlik sadece yalanda mı? Yetkililerin skandallar karşısındaki pişkinliği, karşılıksız çek verir gibi karşılıksız söz veren hükümetin pişkinliği, birbirine küfür eden vekillerin pişkinliği, yorumları hayata toslayan ‘uzmanların’ pişkinliği, iktidar kürekçisi soldan devşirme döneklerin pişkinliği, planları hezimete uğramış bakanların pişkinliği... say da say, bitmez! Sözgelimi, Dışişleri Bakanı Hacı Davutoğlu’nun, ‘siyasi öngörüleri’nde ‘aut’ olmadığı konu kaldı mı? Her söylediği bir öncekine tüy dikmiyor mu? Peki niye hâlâ öyle sırıtıyor? Pişkinlik değil mi?

Başbakanın Başdanışmanı Yiğit Bulut, “Bu ülkede gerçek bir sosyalist varsa o da Recep Tayyip Erdoğan’dır” der demez, Hükümet Sözcüsü Hacı Çelik, “Sosyalist mosyalist değilim, Başbakan da değil, Başbakana sosyalist damgası yapıştırmam” diye celallendi! Bulut, hırslandı mı, tırsıdı mı, onu bilmem, ama yuttu! RTE’ye yakın iki kişinin atışmasındaki ‘seviyeyi’ geçtim, hele şu ‘Yiğit’teki pişkinliğe bak!

“Bir tek Kürdün anası yok ki, 18 etnik grup anasını alıp gelirse ne yapacağız? Ben de anamı getirdim, ben de dilimi istiyorum derse ne yapacağız?” diyen de Anayasa Komisyonu Başkanı Hacı Kuzu! Pişkinlik, kaynama seviyesinde! Sanki spordan, eğitimden, kültürden sorumlu şahısların pişkinlik seviyesi ondan farklı mı? Egemen Bağış, ‘Demokratikleşme Paketi’ için bıyık altı gülerek “Ezber bozduk” diyor! Pişkin Bakanın demagog dinci olduğunu bilmeyen biri duysa sanır ki; hafızlıktan, Kuran kursuna dek körpecik çocukları içine ittikleri baştan sona ezbere dayalı din eğitimine karşı ‘çağdaş eğitimi’ savunuyor!

Pişkinlik toplumun her katında yaygın. Lig TV kendi reklâmını, “Korsan yayın izleyen maçın en önemli görüntülerini kaçırır, görüntü bozuktur ve korsan yayın suçtur, suça ortak olmayın!” diye yapıyor. 34. dakikada tribünlerdeki sesi kesip, başka maç efektiyle izleyiciyi kandırarak, görüntüleri  kaçırarak ahlâk ve meslek suçu işleyen sanki kendisi değilmiş gibi! Acaba pişkinlik de bir ‘insanlık hâli’ mi?

---------------------
Aragon:
“Görünüşe sakın aldanma, görünüşte herkes insandır!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder