13 Ekim 2013 Pazar

“Bu ülke hepimizin” diyene bak!


“Bu ülke hepimizin” diyene bak!

Nihat Behram

nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
13 Ekim 2013, 12:10
Ekranda oturmuş tartışıyorlar. Sunuma bakarsan ‘karşıt’ görüşteler. Diyelim ki; biri ‘Başimam’ı katıksız savunuyor, diğeri yapılanları eleştiriyor. Karşılıklı atışmaların sertleştiği noktalarda, programı yöneten kişi, araya girip “Bu ülke hepimizin, hepimiz bu geminin içindeyiz, yapılanların günahında sevabında ortağız; ülkeyi selamete çıkarmanın yolunu birlikte bulacağız, ülkenin menfaati her şeyden üstündür” türü tutkallı cümlelerle ‘uzlaşma’ sağlıyor!

“Bu ülke hepimizin!” diyorlar ya, gel de dellenme! Üstelik bunu solcu ve aydın kimliğiyle söyleyen de az değil. Sosyal demokratlarda oran zaten başkan düzeyinde, yani tavan! Hem de değişik kültürlerden ülke halkı hakkında konuşurken değil; faşistlerden, gedikli yobazlardan, iktidardan söz ederken! “Bu ülke hepimizin”miş! Hayır, değil! Ülke bir sevdadır ve sadece ona emek veren, onu koruyan, onu soluyan, hiçbir çıkar gözetmeden ona adanan, onun emekçi halkı ve kültürü için dövüşene aittir. Onun değerlerini kirletene, zenginliklerini pazarlayana, ormanını hızarlayana, cevherini yağmalayana, ufkunu karartana, bağrını kanatana, bilincini körleştirene, halkını köleleştirene değil!

!Haziran Direnişleri’nde zalimce katledilen evlatlarımızın fotoğraflarına bakmaya yüreği dayanmayan, evlatlarının acısı karşısında içi yananlar gibi, “Üç beş ölümü büyütmeyin” ya da “Propaganda için kendileri öldürmüştür” diye dalga geçen sistem yalakaları da ‘bu ülkenin sahibi’ sıfatı taşıyacak, öyle mi? İktidar koltuğunda oturmak, ülkenin sahibi olmanın ölçüsü değil. Tarihte, iktidar koltuğuna oturmuş ‘ülke düşmanı’ndan bol ne var? Evlatlarımızın linç edildiği, gaza boğulduğu, kelepçelenip zindana tıkıldığı polis saldırılarından sonra, iktidarın yetkilisi “Emri ben verdim” diyor, ama ‘suçsuz’! Sanki polisiye film seyrediyoruz! Televizyonda böyle bir film izlemiştim: Kiralık katil, kiralayanı açıklamış, o da mahkemede “Evet kiraladım ama cinayeti işleyen ben değilim; öldüreceğine, gidip suç duyurusu yapsaydı” diye kendini savunup, politik ve parasal gücü sayesinde sıyırmıştı! Bizimkinde ise, ‘kiralama’ değil ‘emir’ var. Acaba, ‘sıyırması daha kolay’ diye mi düşünüyor? Yarın yargılanırken, “Emire rağmen, yasalara aykırı olanı yapmayabilirdi!” diyebilir. Haydi, ayıkla pirincin taşını! Gerçi, ‘emirle cinayet’ konusunda da bir film izlemiştim; ‘Nürnberg Mahkemesi’ydi!

Cinayet işleyenler için tanımlar var. İnsan öldürene ‘katil’ deniyor. Belirli aralıklarla birkaç kişi öldüren ‘seri katil’ oluyor. Kafama takılan şu: bu tanımlar başka eylemler (fiiller) için de kullanılamaz mı? Sözgelimi: hainlik, alçaklık, faşizme erketelik, sahtekârlık, yalan, iftira gibi ‘fiil’ler için... Diyelim ki; ‘Akil’in, iktidara vekilin, ‘Zaman’e liberalin dinci faşizme yalakalığı sürekli; ya da halka yalan, tehdit, hakaret  ‘yönetici’ sıfatlı kişinin günlük hali. Böyle kişileri; ‘gazeteci, vekil, başkan, bakan, vali’ diye konumlarıyla değil de, fiilleri ve ‘seri’ sıfatıyla tanımlamak yanlış mı olur? Yani ‘seri katil’ gibi, ‘seri hain’ diye!

Bunlar;  polisin gençlere, halka, aydınlara, devrimci muhalif güçlere bunca zalimane saldırısıyla da yetinmiyorlar. Bakanı, valisi, “Polise daha etkin silahlar verilecek” diyor. Kime karşı? Yurtseverlere, demokrasi özlemi çekenlere, yani ülkenin gerçek sahiplerine... Sonra da bu şahsiyetlerden “Bu ülke hepimizin” masalı dinleyeceğiz. Yok öyle yağma! Polisin demokratik gösterilere saldırtıldığı yerde, halkın kendini ve haklarını savunma  önleminin her türü meşrulaşır. Yurtseverler, karşı devrim  terörünü eli kolu bağlı mı beklesin? Halk demokratik haklarını kullanırken, Diktatör “Emir verdim, dağıtın” diyecek; polis eline verilen gazla, silahla saldıracak; halk da teslim olacak, öyle mi? “Boyun eğme!” sıradan bir söz değildir. Direnme ruhu içerir. Diktatör bilmeli ki; halka karşı silahlı saldırı, halkın korunma ve savunma ateşini artırır. Masum ve meşru olan odur, haklı ve kazanacak olan da!

Bugünkü dinci faşist sistemin ülke ile ilişkisi, ‘ülkeyi gasp’ niteliklidir. Gasp, yerli de değil, ABD güdümlüdür. Ülkenin sahipleri ise, onun özgürlüğü için bu gaspa karşı mücadele edenlerdir.

***

Jean Paul Sartre: “İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder