Nihat Behram
nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
Kılıçdaroğlu, “Ülkeyi haramilerin elinden kurtarmak zorundayız” dedi. Ve de aynen söylediği gibi: zorundayız! Yani başka çaremiz yok. Kılıçdaroğlu’un resti de heyecan verici: “Yasaklarınız bize vız gelir. Biz her türlü yasağı bu ülkenin çıkarları için çiğner geçeriz!” Bu da aynen öyle. Bu özlem bütün yurtseverlerin, başta laisizm, cumhuriyet kazanımlarının dinci yobazlıkça katledilmesi karşısında çaresiz kalmış aydınlık düşünce sahibi bütün insanların; sömürü ve kanlı sermayenin çarkında ezilen emekçi halkın; ormanının, deresinin yağmalanışı karşısında eli kolu bağlı kalmış köylünün; adım adım kanlı bir savaşa itildiğini gören vatandaşın; Ortadoğu’da milyonlarca insanı öldürmüş, dünyayı kan gölüne çevirmiş emperyalizme öfke duyan bütün antiemperyalistlerin özlemidir. Aynen öyle de, peki nasıl olacak? Bunu başarmanın, yani “ülkeyi haramilerden kurtarmanın” ve “her türlü yasağı ülkenin çıkarları için çiğneyip geçmenin” bu yapıyla mümkün olmadığı da ortada. Yani CHP’nin bu yapısıyla.
Karşı taraf ‘sol gösterip sağ vurma’da ustanın ustası. ‘Alavera dalavere Kürt Memet nöbete’ işinde hünerli. Ülkenin borç kamburu misline katlanırken “Allah’ın izniyle borcu sildik!” demekte, savaş taşeronluğunu “barış süreci” yle kamufle etmekte; sansürü, yasağı, despotizmi, zindanı, polis terörünü “ileri demokrasi” diye sunmakta cambazın cambazı. Kurulduğundan birkaç ay sonra iktidara zıpladı. Aynı hız ve beceriyle çıraklığı, kalfalığı geçti. ‘Şunun yardımı, bunun formülü bu sonucu doğurdu’ diye açıklamalar yapmanın hiçbir önemi yok. Zaman avunma zamanı değil; “şunu da yıktılar, bunu da yaktılar’ diye yakınma zamanı da değil! Tam da Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “Ülkeyi haramilerin elinden kurtarmak zorundayız”ın gereğini yapma zamanı. AKP kurulur kurulmaz zıpladığı iktidarın ustası, CHP ise ömrü billah dolandığı muhalefetin acemisi! Yazık ki, gerçek budur.
“İyi de sen ne diyorsun?” diye sorarsanız: Sayın Kılıçdaroğlu, ülkeyi haramilerin elinden kurtarmak için canı pahasına mücadele ruhu taşıyanların, AKP’yi iktidarda tutanlardan daha fazla ve daha güçlü olduğuna inanıyorum. Olmayan şey ise, ‘birlik’tir. Yani halkın en güçlü silahı. Yazık ki o silahtan yoksunuz. O silah böyle dönemlerde her zamankinden büyük önem taşır. “İşte CHP var ya!” gibi açıklamalar, o silahı tanımlamaz. Halk cephesi başka bir şeydir. Chavez’in, Ho’nun, Fidel’in mirasından ürküyorsanız, yurtsever cephe konusunda hiç olmazsa Arafat’ın mirasına sahip çıkın. Yurtseverleri, antiemperyalistleri, ülkeyi haramilerden kurtarmak isteği taşıyanları, demokrasiden yana olanları partinize değil, cepheye çağırın. Kendi örgütlerinden ayrılmaları biçiminde değil, bizzat kendi inançları doğrultusundaki örgütleriyle. Halk güçlerinin cepheleşmesi budur. En azından seçimler için.
En azından seçimler için Sayın Kılıçdaroğlu, cesur olun ve halkın önüne koyulmuş bazı yasakları “ülkenin çıkarları için çiğneyip geçin”! Sözgelimi baraj engeline uymak zorunda mısınız? Bulun formülünü, ‘milli bakiye’yi uygulayın. Bulunmaz, uygulanmaz bir şey mi? TKP’den ÖDP’ye, Halkevleri’nden Devrimci Sol’a, İP’ten TGB’ye gücü olan birçok irade var. Üstelik sokakta, alanlarda mücadele veren o iradelerdir. İktidarın ikide bir “marjinaller” diye saldırması korkunun ifadesidir. Onları Hopa’da hoplatan, Hatay’da korkutan, ODTÜ’de ürküten o iradelerdir. Bu iradelerle seçim cephesi için adım atmak CHP’ye düşer. Atın bu adımı! Onlara Meclis’e girme, grup kurma kontenjanı tanıyın. O Meclis ışıldasın. “Haramilerden kurtulmak için CHP’ye oy verin” tavrının maya tutmadığı da tutmayacağı da çok açık. Haramilerden kurtulmak için benden oy isteyeceksiniz, sonra da seçilen gidip Hocaefendi’nin davetinde haram yiyecek! Laisizmi, bağımsızlığı savunma adına oy isteyeceksiniz, sonra seçilen gidip dincinin ve ABD’nin davulunu çalacak! Yok öyle yağma! Koyun kontenjanı uygulayın ‘milli bakiye’yi, ülkenin çıkarı için “baraj engeli”ni “çiğneyip geçin”! Cesaret budur, iktidara ‘söz gürlemesi’ değil. Cesarete sözlerle değil, gereği olan eylemle hayat verilmelidir. Sayın Kılıçdaroğlu, bugüne dek hep “elimiz CHP’ye bağlı, onda birleşin” formülü denendi. Sonuç ortada. Denenmemiş olan Yurtsever Halk Cephesi formülüdür. Cesaretle, ufka doğru kıyıdan demir alın! Halkın devrimci potansiyeline inanç, inançların en somut, en yanıltmayanı ve en büyüğüdür.
_____________________________________________
Andre Gide:
“Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe, insan yeni okyanuslar keşfedemez!”
Karşı taraf ‘sol gösterip sağ vurma’da ustanın ustası. ‘Alavera dalavere Kürt Memet nöbete’ işinde hünerli. Ülkenin borç kamburu misline katlanırken “Allah’ın izniyle borcu sildik!” demekte, savaş taşeronluğunu “barış süreci” yle kamufle etmekte; sansürü, yasağı, despotizmi, zindanı, polis terörünü “ileri demokrasi” diye sunmakta cambazın cambazı. Kurulduğundan birkaç ay sonra iktidara zıpladı. Aynı hız ve beceriyle çıraklığı, kalfalığı geçti. ‘Şunun yardımı, bunun formülü bu sonucu doğurdu’ diye açıklamalar yapmanın hiçbir önemi yok. Zaman avunma zamanı değil; “şunu da yıktılar, bunu da yaktılar’ diye yakınma zamanı da değil! Tam da Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “Ülkeyi haramilerin elinden kurtarmak zorundayız”ın gereğini yapma zamanı. AKP kurulur kurulmaz zıpladığı iktidarın ustası, CHP ise ömrü billah dolandığı muhalefetin acemisi! Yazık ki, gerçek budur.
“İyi de sen ne diyorsun?” diye sorarsanız: Sayın Kılıçdaroğlu, ülkeyi haramilerin elinden kurtarmak için canı pahasına mücadele ruhu taşıyanların, AKP’yi iktidarda tutanlardan daha fazla ve daha güçlü olduğuna inanıyorum. Olmayan şey ise, ‘birlik’tir. Yani halkın en güçlü silahı. Yazık ki o silahtan yoksunuz. O silah böyle dönemlerde her zamankinden büyük önem taşır. “İşte CHP var ya!” gibi açıklamalar, o silahı tanımlamaz. Halk cephesi başka bir şeydir. Chavez’in, Ho’nun, Fidel’in mirasından ürküyorsanız, yurtsever cephe konusunda hiç olmazsa Arafat’ın mirasına sahip çıkın. Yurtseverleri, antiemperyalistleri, ülkeyi haramilerden kurtarmak isteği taşıyanları, demokrasiden yana olanları partinize değil, cepheye çağırın. Kendi örgütlerinden ayrılmaları biçiminde değil, bizzat kendi inançları doğrultusundaki örgütleriyle. Halk güçlerinin cepheleşmesi budur. En azından seçimler için.
En azından seçimler için Sayın Kılıçdaroğlu, cesur olun ve halkın önüne koyulmuş bazı yasakları “ülkenin çıkarları için çiğneyip geçin”! Sözgelimi baraj engeline uymak zorunda mısınız? Bulun formülünü, ‘milli bakiye’yi uygulayın. Bulunmaz, uygulanmaz bir şey mi? TKP’den ÖDP’ye, Halkevleri’nden Devrimci Sol’a, İP’ten TGB’ye gücü olan birçok irade var. Üstelik sokakta, alanlarda mücadele veren o iradelerdir. İktidarın ikide bir “marjinaller” diye saldırması korkunun ifadesidir. Onları Hopa’da hoplatan, Hatay’da korkutan, ODTÜ’de ürküten o iradelerdir. Bu iradelerle seçim cephesi için adım atmak CHP’ye düşer. Atın bu adımı! Onlara Meclis’e girme, grup kurma kontenjanı tanıyın. O Meclis ışıldasın. “Haramilerden kurtulmak için CHP’ye oy verin” tavrının maya tutmadığı da tutmayacağı da çok açık. Haramilerden kurtulmak için benden oy isteyeceksiniz, sonra da seçilen gidip Hocaefendi’nin davetinde haram yiyecek! Laisizmi, bağımsızlığı savunma adına oy isteyeceksiniz, sonra seçilen gidip dincinin ve ABD’nin davulunu çalacak! Yok öyle yağma! Koyun kontenjanı uygulayın ‘milli bakiye’yi, ülkenin çıkarı için “baraj engeli”ni “çiğneyip geçin”! Cesaret budur, iktidara ‘söz gürlemesi’ değil. Cesarete sözlerle değil, gereği olan eylemle hayat verilmelidir. Sayın Kılıçdaroğlu, bugüne dek hep “elimiz CHP’ye bağlı, onda birleşin” formülü denendi. Sonuç ortada. Denenmemiş olan Yurtsever Halk Cephesi formülüdür. Cesaretle, ufka doğru kıyıdan demir alın! Halkın devrimci potansiyeline inanç, inançların en somut, en yanıltmayanı ve en büyüğüdür.
_____________________________________________
Andre Gide:
“Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe, insan yeni okyanuslar keşfedemez!”
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder