27 Şubat 2014 Perşembe

Her biri direnişin parçası, her birinin sesi bahar


Her biri direnişin parçası, her birinin sesi bahar

Nihat Behram

nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
23 Şubat 2014, 11:35
Biriken zindan mektuplarının bir kısmından önceki yazımda söz ettim, kalanlar sanki hakları yenmiş duygusuyla bana bakıyor. Çekip aldım içlerinden bir tomar. İsterdim ki; tümünü, virgülüne bile dokunmadan yayınlayayım. Öyle çok şeyleri var ki, bölüşecek. Öyle çok sözleri var ki; hayatımıza, umutlarımıza, acılarımıza dair. Baştakiler ülkeyi zindanlarla kuşatıp, halkın evlatlarıyla doldurunca; sandılar ki, halkı teslim alacaklar; zulümlerini, hırsızlıklarını, emperyalizme kulluklarını, saltanatlarını payidar kılacaklar. İşte, halkın gerçek evlatları, devrimciler zindanları zulme karşı direnişin, faşizme karşı kavganın barikatı kıldılar. Her biri direnişin parçası; her birinin sesi bahar. Mektuplarında acılarından yakınma duygusu değil, mücadele ve antifaşist öfkeyi bölüşme duygusu tütüyor.

“Size Kocaeli F Tipi Hapishanesi tecrit hücrelerinden yazıyorum” diye başlamış mektubuna, Mart 2013’te Okmeydanı’ndaki operasyonda gözaltına alınan 11 kişiden biri olan Durmuş Erdemir. Bir yıldır tecrit hücrelerindeler. Erdemir, “Henüz mahkemeye çıkarılmadık. Tutuklananlar 20-58 yaş arası işçi ya da emekli. Ortak noktaları: mahallelerindeki, ülkelerindeki, dünyadaki gelişmeler karşısında halktan, haklıdan yana politik duyarlık taşımaları. İsrail vahşetini protesto, işten atılan emekçilerin eylemine destek, 1 Mayıs’a katılma, ‘Su halkındır, parayla satılamaz’ basın açıklaması... suçlandıkları eylemler” diyor. Bunların hiçbiri tutuklama gerekçesi olamaz, ama onlar tutuklu. Hücredeler. 20.05.2014’te İstanbul Adliye Sarayı 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13:30’da duruşmaları var. “Mahkeme kürsüsünde doğruyu, namusu, adaleti, hakkı, hukuku savunacağız. Başımız dik, alnımız açık, yüzümüz ak”.

Mehmet Püremiş, 19 Şubat 2013 şafağında 28 ilde eş zamanlı operasyonla  gözaltına alınan 184 KESK’li emekçiden biri. Diğer illerdeki tutukluların tahliyesine rağmen, İstanbul’dakiler bir yıldır F Tipi zindandalar. İlk 8 ay ‘dosyadaki gizlilik kararı var’ denilerek, neden tutuklandıkları kendilerine söylenmedi. Daha sonra açıklanan iddianamedeki ‘suçlarına’ gelince: “1 Mayıs’a katılmak, 8 mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne katılmak, ‘4+4+4 Eğitim Sistemine Hayır‘ demek; parasız eğitim, parasız sağlık istemek; ‘İş güvenliği geleceğimizdir’ pankartıyla TBMM’ye yürümek, sendikalarda toplantı yapmak, ÇHD’li avukatlara destek olmak”… Evet, yanlış duymadınız; bu gerekçelerle aylardır insanlarımız hücrelerde. Onlardan biri olan Erkan Karataş da, Edirne F Tipi Zindandan “KESK’e, devrimcilere yönelik kurulan komploya karşı verilen mücadeleye destek çağrısı” yapıyor. 18 Ocak 2013’teki operasyonda toplanan ve tutuklanıp Edirne F Tipi Zindan’a kapatılan öğrencilerden Mahir Bektaş, “Hakkımızdaki yalanları öğrenmek için 10 ay iddianame bekledik. Bu kadar beklediğimize göre ciddi senaryo hazırladıklarını sandık, ama yanılmışız, savcı polis fezlekelerinin aynısını iddaname diye sundu. İşkenceye karşı olmak Gençlik Federasyonu’na üye olmak bile suçlarımız arasında” diyor. Aynı zindandan yazan Nadir Çınar bir zulme işaret ediyor: “Devlet tutsakların sağlık sorunlarını onlara karşı intikam aracı olarak kullanıyor. Bu hapisanede bulunan Bekir Şimşek, 2001 de zorla müdahale sonucu Wernicke-Korsakoff (beynin hücrelerinin ölümü) hastası olmuştur. 2009’a dek birçok kez Adli Tıp Kurumu’nun bu hastalık teşhisi ile ‘Hapishanede kalamaz, hastahanede kalmalı’  raporuna, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi ve Edirne Devlet Hastanesi’nin verdikleri raporlara rağmen Bekir Şimşek hapisanede tutulmaktadır. Devlet, kendine tehlikeli gördüğü hasta tutsakları ölüme terketmektedir”. İzmit F Tipi Zindan’dan Özer Sevinç: “Maltepe-Gülsuyu halkındanız. Mahallemizde çetelere, uyuşturucu satıcılarına karşı çıktık diye; 19 kişi, 10.10.2013’te tutuklandık” diyor. Mektubunda ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’ maskesi altında, devletin Gülsuyu’na dönük yağma politikasına işaret ediyor. Uyuşturucu çeteleri, mahalledeki devrimcilere saldırtmanın hesaplı bir komplo olduğunu anlatıp ekliyor: “Bizler bu komplo sonucu tutuklandık. Tutuklanma nedeni çetelere karşı çıkmamız, yozlaşmaya karşı çıkmamız, mahallemize sahip çıkmamız, çeteler tarafından katledilen Hasan Ferit’e sahip çıkmamızdır. Tutuklanıp tecrite atıldık ama bu kör kalın betonlar arasında da inandıklarımızı savunmaya, mücadeleye devam edeceğiz”. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Zindan’dan Emrah Uygul, “Gazete ve fotoğraflar da yasadışı doküman kapsamında” diye başlamış mektubuna. “07.02.14’te, B52 Nolu hücreyi basan görevlilerce, tutsakların gazeteleri ve duvardaki fotoğrafları da dahil, nerdeyse tüm eşyalarına el konulduğunu” yazıyor. “Bu talanın gerekçesini, yangın ihtimaline karşı her türlü kağıdı sizi korumak için alıyoruz, diye açıkladır” diyor. “Bu zulme karşı çıkanları karga tulumba ettiler, gazete ve fotoğraflarını vermemekte direnen Kadir Baylan’a soruşturma açıldı” diyor. Tutsaklardan gelen kimi dokümanlar ise ‘iletilmesi yasaklanan mektuplar’a ilişkin... Sözgelimi; Mecit Şahinkaya’nın, bana yazdığı mektup ‘sakıncalı’ bulunup, iletilmesi yasaklanmış! O da, Adalet Bakanlığı Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı’nın yasaklanan mektubu hakkındaki ‘Sakıncalı Mektup Değerlendirme Kararı’nı yollamış! Direnmenin bir biçimi olarak.

Birçoğuna değinemediğim zindan mektuplarının tümünde ortak duygu aynı: zulme boyun eğmeyiş! Yani; her birinin sesi bahar.
------------------------------------------------
CHE:
“Bir çiçeği öldürebilirsiniz ama baharı öldüremezsiniz!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder