Sanki tuhaf bir ‘din-kurgu’ filmi izliyoruz! Tuhaflığı; ‘bilimkurgu’daki gibi teknoloji ve düş gücüne dayalı ‘geleceğe yolculuk’ değil, dine ve üfürüğe dayalı ‘tarihe yolculuk’ olmasında. ‘Uzay aracı’ndan bu kez ‘uzaylılar’ değil, şıhlar, şeyhler, mollalar, arkalarında örtülü haremleri, müritleri, palalı milisleri çıkıyor ve ‘tarihe yolculuk’ başlıyor. ‘Başimam’, “Dünyada ecdada sadakat kalmamış, insanoğlu sapıtmış!” dediğinde, anlıyorsunuz ki ölenler dirilmiş! Derken, ‘Başimam’ cemaatı göreve çağırıyor ve ‘diriliş’ öyküsü başlıyor. Film sona doğru; günümüze, yani bu günkü tanıdık manzaraya dayanıyor. ..
Filmi bırakıp, gerçeğe dönersek; ABD teknolojisi ile ‘uçan daire’ gibi imal edilmiş olan AKP’nin ülkeye inmesiyle yönetimi ele geçirmesi bir oldu! Daha o günden, ülkenin devrimci aydınları ‘işin’ nereye varacağına işaret edip uyardılar. Zaten bir süre sonra da, gidişatın buraya dayanacağını görmemek için ya kara cahil, ya satılık ruhlu, ya da ‘iyi niyet körü’ olmak gerekirdi. Tamam, bir kısım liberal ‘iyi niyet körü’. Çünkü ‘ün’ ihtiyaçları da yok, geçim dertleri de. Ama körler; ‘iyi niyet körü’! Peki şimdi neden susuyorlar; dilsiz de değiller ya! ‘Yanılmazlık ihtirası’nın da bir sınırı olmalı! Çık, “Körmüşüm, iyi niyetimin kurbanı oldum, ihanete kürek çektim” de. 12 Eylül dahil, her dönemin gedikli sistem savunucuları N. Ilıcak, M. Barlas bile gelişmeler karşısında ‘utançları’nı dile getirdiler. Tümü olmasa da, bir kısım liberalin ise dinci faşist yapılanmaya ‘satılık’ olarak eklendikleri kesin. ‘Satış dökümleri’ yıllar öncesinden yayınlandı. Listede; Soros ve AB destekli vakıflardan ‘kılıfına uydurup’ 1 milyon 750 bin Euro alanı da var, 80 bin Euro alanı da… Bu listeler yayınlandığında hiçbiri çıkıp yalanlayamadı, “Almadım” diyemedi. Bir kısım sistem yalakası ise, iki sözü yan yana getiremez denli yeteneksiz olmasına rağmen, AKP’ye vitrin mankenliğiyle medyada ünlendiler, yemlendiler, yemlendikçe yalakalıkta sınır tanımadılar!
Şu hale bak: ‘Gazeteciler Özgürlük Platformu’ üyeleri, Özgür Radyo’nun eski genel yayın koordinatörü Füsun Erdoğan, Atılım Gazetesi Yayın Koordinatörü Sedat Şenoğlu, aynı gazetenin yazarları Bayram Namaz, Arif Çelebi, İbrahim Çiçek, Ziya Ulusoy, A. Hıdır Polat’ın da aralarında olduğu 29 kişilik MLKP davasından 7 müebbet ve ayrıca her birine 3 bin yıl hapis çıktı! (Yanlış duymadınız: 7 müebbet ve her birine ayrıca 3 biner yıl hapis). Sorsan, ‘din-kurgu’ filmindeki bu ‘AK Adalet’ sahnesi için, iktidardaki zevat ‘basın değil, terör davası’ diyecek! Mahkeme kararı esas olarak kanıta değil ‘kanaate’ dayalı! Yeni moda bu! Sanıklar için ‘tahliye’ isteyen savcı değiştirildi! Suçlamaların dayandırıldığı kanıt da ‘tanıdık’ bir kanıt: uydurma bilgisayar çıktısı! Tek ‘suçları’ sosyalist olmaları. Manzara çok net: Sosyalist, aydın, yurtsever kimlikli muhalifler dinci faşizmin hedefinde; sistem yalakalarına ise yemlenme olanağı sınırsız! Ömürlerine dinci faşizmin kara zinciri vurulan şu insanlar, insanlık nezdinde suçsuz. Ama bunun AKP adalet anlayışı açısından hiçbir kıymeti harbiyesi yok! Kendilerine boyun eğmeyen herkes suçludur! ‘Suç’ dediğin zaten acayip bir kavram. Bilimadamı için en masum gerçeklik, dinci yobaz için ‘kafirlik’ anlamı taşıyor; öğrenci gençlerin ‘kız-erkek aynı evde kalması’ gibi bir masumane birliktelik, şeriatçıya göre ‘recm’ nedeni, ama aynı şeriatçıya göre, 60 yaşında birinin 13 yaşında kız çocuğuna imam nikahı kıyabilme vahşeti ‘meşru’; deresini koruyan köylü ‘suç’ işliyor, zehirleyen hukuk destekli; direnen gençler terörist, gençleri linç eden polis ‘destan yazıyor’; patronun emekçiyi iliğine dek sömürmesi ‘yasal’, emekçi direnişi ise ‘yasadışı... Say da say!
Dahası var: kafasına yatmayan şey için, Diktatör “Dinimizce meşru değildir, suçtur” dediğinde, gerçek hukukçular, “Böyle bir suç kavramı yok” diye karşı çıkınca; Diktatör ve ekibinin yanıtı hazır: “Toplanır Bakanlar Kurulu’nda değerlendirir, gereğini yapar, gereken yasayı çıkarırız. Dinimizce meşru olmayan bir durum varsa eksiği gideririz!” Nasıl olsa ‘yasa torbası’ ellerinde! ‘Suç’ için olmayan kanıtı yaratır, olanı karartırlar; yeter ki birini zincire vurmayı kafaya koysunlar. İşte; Merdan Yanardağ!
Tüm bunlara ‘kurgu film sahnesi’ diyen, otursun ekran başında seyrini sürdürsün! “Hayır, yaşanan gerçeklik bu; hayatımız tehdit altında” diyenin başka çaresi yok: direnişe eklenecek!
***
Pascal: “Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir!”
Filmi bırakıp, gerçeğe dönersek; ABD teknolojisi ile ‘uçan daire’ gibi imal edilmiş olan AKP’nin ülkeye inmesiyle yönetimi ele geçirmesi bir oldu! Daha o günden, ülkenin devrimci aydınları ‘işin’ nereye varacağına işaret edip uyardılar. Zaten bir süre sonra da, gidişatın buraya dayanacağını görmemek için ya kara cahil, ya satılık ruhlu, ya da ‘iyi niyet körü’ olmak gerekirdi. Tamam, bir kısım liberal ‘iyi niyet körü’. Çünkü ‘ün’ ihtiyaçları da yok, geçim dertleri de. Ama körler; ‘iyi niyet körü’! Peki şimdi neden susuyorlar; dilsiz de değiller ya! ‘Yanılmazlık ihtirası’nın da bir sınırı olmalı! Çık, “Körmüşüm, iyi niyetimin kurbanı oldum, ihanete kürek çektim” de. 12 Eylül dahil, her dönemin gedikli sistem savunucuları N. Ilıcak, M. Barlas bile gelişmeler karşısında ‘utançları’nı dile getirdiler. Tümü olmasa da, bir kısım liberalin ise dinci faşist yapılanmaya ‘satılık’ olarak eklendikleri kesin. ‘Satış dökümleri’ yıllar öncesinden yayınlandı. Listede; Soros ve AB destekli vakıflardan ‘kılıfına uydurup’ 1 milyon 750 bin Euro alanı da var, 80 bin Euro alanı da… Bu listeler yayınlandığında hiçbiri çıkıp yalanlayamadı, “Almadım” diyemedi. Bir kısım sistem yalakası ise, iki sözü yan yana getiremez denli yeteneksiz olmasına rağmen, AKP’ye vitrin mankenliğiyle medyada ünlendiler, yemlendiler, yemlendikçe yalakalıkta sınır tanımadılar!
Şu hale bak: ‘Gazeteciler Özgürlük Platformu’ üyeleri, Özgür Radyo’nun eski genel yayın koordinatörü Füsun Erdoğan, Atılım Gazetesi Yayın Koordinatörü Sedat Şenoğlu, aynı gazetenin yazarları Bayram Namaz, Arif Çelebi, İbrahim Çiçek, Ziya Ulusoy, A. Hıdır Polat’ın da aralarında olduğu 29 kişilik MLKP davasından 7 müebbet ve ayrıca her birine 3 bin yıl hapis çıktı! (Yanlış duymadınız: 7 müebbet ve her birine ayrıca 3 biner yıl hapis). Sorsan, ‘din-kurgu’ filmindeki bu ‘AK Adalet’ sahnesi için, iktidardaki zevat ‘basın değil, terör davası’ diyecek! Mahkeme kararı esas olarak kanıta değil ‘kanaate’ dayalı! Yeni moda bu! Sanıklar için ‘tahliye’ isteyen savcı değiştirildi! Suçlamaların dayandırıldığı kanıt da ‘tanıdık’ bir kanıt: uydurma bilgisayar çıktısı! Tek ‘suçları’ sosyalist olmaları. Manzara çok net: Sosyalist, aydın, yurtsever kimlikli muhalifler dinci faşizmin hedefinde; sistem yalakalarına ise yemlenme olanağı sınırsız! Ömürlerine dinci faşizmin kara zinciri vurulan şu insanlar, insanlık nezdinde suçsuz. Ama bunun AKP adalet anlayışı açısından hiçbir kıymeti harbiyesi yok! Kendilerine boyun eğmeyen herkes suçludur! ‘Suç’ dediğin zaten acayip bir kavram. Bilimadamı için en masum gerçeklik, dinci yobaz için ‘kafirlik’ anlamı taşıyor; öğrenci gençlerin ‘kız-erkek aynı evde kalması’ gibi bir masumane birliktelik, şeriatçıya göre ‘recm’ nedeni, ama aynı şeriatçıya göre, 60 yaşında birinin 13 yaşında kız çocuğuna imam nikahı kıyabilme vahşeti ‘meşru’; deresini koruyan köylü ‘suç’ işliyor, zehirleyen hukuk destekli; direnen gençler terörist, gençleri linç eden polis ‘destan yazıyor’; patronun emekçiyi iliğine dek sömürmesi ‘yasal’, emekçi direnişi ise ‘yasadışı... Say da say!
Dahası var: kafasına yatmayan şey için, Diktatör “Dinimizce meşru değildir, suçtur” dediğinde, gerçek hukukçular, “Böyle bir suç kavramı yok” diye karşı çıkınca; Diktatör ve ekibinin yanıtı hazır: “Toplanır Bakanlar Kurulu’nda değerlendirir, gereğini yapar, gereken yasayı çıkarırız. Dinimizce meşru olmayan bir durum varsa eksiği gideririz!” Nasıl olsa ‘yasa torbası’ ellerinde! ‘Suç’ için olmayan kanıtı yaratır, olanı karartırlar; yeter ki birini zincire vurmayı kafaya koysunlar. İşte; Merdan Yanardağ!
Tüm bunlara ‘kurgu film sahnesi’ diyen, otursun ekran başında seyrini sürdürsün! “Hayır, yaşanan gerçeklik bu; hayatımız tehdit altında” diyenin başka çaresi yok: direnişe eklenecek!
***
Pascal: “Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder