Şöyle ya da böyle, şimdilik “kapanma özgürlüğü” tamam! “Kapanma özgürlüğü”nden yoksun olduğu için Meclis'e “kirli” girme zorunda kalan “ötekileştirilmiş” hanım vekiller rahatladı! Kapanmayı “kapana girme” diye yorumlamanın da zaten “laik sosyal demokratlar” nezdinde bile bir kıymeti harbiyesi kalmadı. “Meclis'e kapalı (yani kirli olmayan) vekil getirebilecekleri”ni açıkladılar. Dedim ya, bir iki eksiğiyle bu iş tamam. Kadınlar için çarşaf, peçe, burka, erkekler için şalvar, takke, fes gibi bir iki eksik de zamanla çözülür. Hiçbir özgürlük anında toptan gelmez. Tümüne kavuşmak için sabır gerekir!
“İleri Demokrasi” nin özgürlük anlayışı sınırsız. Yeter ki geriye dönük olsun! Sadece insan için değil, dağ taş, dere, orman tüm doğa ve hayat için. Sözgelimi, derenin kendi yatağında, kendi sesiyle, açık saçık özgürce akmasını savunanlar var da, HES’le kapatıp, sesini kesmeyi savunanlar niye olmasın? Derenin HES’le örtünmesini isteyenleri horlayıp “ötekileştirmemek” gerekir! İsteyenin fesli isteyenin fessiz gezme hakkı gibi! ‘Ses’ dedim de aklıma geldi: dinlediğin türe göre sesin de kirlisi var temizi var. Gece 12'de konserlerin “kirli” sesini kesip halkı koruyan “İleri Demokrasi” değil mi? Onun yerine, ardı ardına diktikleri minarelerden şafak vakti, gün ışırken, her mahallede dört bir yandan başlayan “nurlu ezan sesine sarınıp, arınma özgürlüğü”nü yine onlar sağlamadı mı! Halka bu özgürlüğü sağlayanların yeri kesin cennet! Duştan güldür güldür fışkıran duru su gibi, sonuna dek açık mikrofondan bangır bangır gelen o kutsal sesle arınıp, güne sinirsiz, tertemiz bir ruhla başlamak bir “özgürlük” nimetidir!
Doğruyu söyleme özgürlüğü var da, yalan söyleme özgürlüğü niye olmasın? Toplumun en tepedeki insanlarını “ötekileştirmenin” âlemi yok! Neyse ki, “İleri Demokrasi” ona da yetişti! Vekili, valisi, bakanı, belediye başkanı dilediği gibi yalan, küfür, iftira, gözdağı özgürlüğüne kavuştu! Bir toplumda “direnme özgürlüğü”nden söz eden olur da, “boyun eğme, kulluk özgürlüğü” niye olmasın? İsteyen kıl olur, isteyen akil, isteyen kul, isteyen kül! “Kapanma özgürlüğü” var da “zindana kapama özgürlüğü” yok mu? Bunca insanı ‘torba yasa’larla toplayıp zindana kapama nedeni “İleri Demokrasi”nin sağladığı “kutsal özgürlükler”i koruma amaçlı değil mi? Konuşma özgürlüğünün savunulduğu yerde “susturma özgürlü”de olacak! Özgürlüğünü sınırlayıp Diktatörü “ötekileştirmemek” gerekir.
“Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, ruhunuzu satmayın yeter” demiş Mandela. Bence yanlış! İnsanlar ruhlarını özgürce satabilmeli ve bunu yapan “horlanıp ötekileştirilmemeli”! Bakın, bu da “İleri Demokrasi”nin ülkeye hediyesidir: Artık, insanların ruhlarını satarak yükselme özgürlüğü sınırsız! Özgürlük konusunda “yazma, konuşma, düşünme, gösteri özgürlüğü” gibi “ezberlenmiş kalıplar”a takılıp kalmamalı. AK Hacılar, “İleri Demokrasi’de özgürlüklerin sayısı ve sınırı genişledi” sözünü boşuna mı söylediler! Tabii ki, toplumu aydınlatma kadar karartma, bilimi savunma kadar lanetleme, kadını sevme kadar dövme, gençleri yaşatma kadar öldürme özgürlüğü de olacak! İnsanlar “özgürlük düşmanlığı yapma özgürlüğü”ne sahip değilse özgürlüğün ne anlamı kalır?
“Zincirlerinden başka kaybedecek şeyin yok” diyenler, ötekinin “Zincirin en büyük servetindir” deme “özgürlüğü”ne saygı duymalıdır! Zincir de türban gibi “temizliğin” bir başka aracı değil mi? “İleri demokrasi” de “durmak yok, yola devam”! “Namus cinayetlerine özgürlük” tanısınlar da siz görün, oy tane tane mi geliyor, sandık sandık, çuval çuval mı? “Şeriat Yasaları’na özgürlük” tanınsa, oy katar katar gelir; % 50 arkalarında yatar kalkar dua eder! “İşkence özgürlüğü” azımsanmasın! Memlekette sadist sayısı az değil! Hele ki, “ağaç kesme, orman yakma, sahte üretim, kimyasal atık, kalpazanlık, büyü, üfürük özgürlüğü” bir partiyi kurulur kurulmaz iktidar yapar! Parsayı kapmak için CHP de doğal olarak uyanık davranıyor! Aptal değiller ya, din hesaba katılmadan seçime girilir mi?
“Kapanma, sarınma,bürünme” yani “türban, peçe, çarşaf, takke, fes, burka özgürlüğü” ne ki? “İleri Demokrasi”nin daha ‘Elif Be’ sindeyiz! Hele bekleyin!
DÖRTLÜK
Erich Fromm: “Geçmişin tehlikelerinden biri köle olmaktı, geleceğinki ise robot olmak!”
“İleri Demokrasi” nin özgürlük anlayışı sınırsız. Yeter ki geriye dönük olsun! Sadece insan için değil, dağ taş, dere, orman tüm doğa ve hayat için. Sözgelimi, derenin kendi yatağında, kendi sesiyle, açık saçık özgürce akmasını savunanlar var da, HES’le kapatıp, sesini kesmeyi savunanlar niye olmasın? Derenin HES’le örtünmesini isteyenleri horlayıp “ötekileştirmemek” gerekir! İsteyenin fesli isteyenin fessiz gezme hakkı gibi! ‘Ses’ dedim de aklıma geldi: dinlediğin türe göre sesin de kirlisi var temizi var. Gece 12'de konserlerin “kirli” sesini kesip halkı koruyan “İleri Demokrasi” değil mi? Onun yerine, ardı ardına diktikleri minarelerden şafak vakti, gün ışırken, her mahallede dört bir yandan başlayan “nurlu ezan sesine sarınıp, arınma özgürlüğü”nü yine onlar sağlamadı mı! Halka bu özgürlüğü sağlayanların yeri kesin cennet! Duştan güldür güldür fışkıran duru su gibi, sonuna dek açık mikrofondan bangır bangır gelen o kutsal sesle arınıp, güne sinirsiz, tertemiz bir ruhla başlamak bir “özgürlük” nimetidir!
Doğruyu söyleme özgürlüğü var da, yalan söyleme özgürlüğü niye olmasın? Toplumun en tepedeki insanlarını “ötekileştirmenin” âlemi yok! Neyse ki, “İleri Demokrasi” ona da yetişti! Vekili, valisi, bakanı, belediye başkanı dilediği gibi yalan, küfür, iftira, gözdağı özgürlüğüne kavuştu! Bir toplumda “direnme özgürlüğü”nden söz eden olur da, “boyun eğme, kulluk özgürlüğü” niye olmasın? İsteyen kıl olur, isteyen akil, isteyen kul, isteyen kül! “Kapanma özgürlüğü” var da “zindana kapama özgürlüğü” yok mu? Bunca insanı ‘torba yasa’larla toplayıp zindana kapama nedeni “İleri Demokrasi”nin sağladığı “kutsal özgürlükler”i koruma amaçlı değil mi? Konuşma özgürlüğünün savunulduğu yerde “susturma özgürlü”de olacak! Özgürlüğünü sınırlayıp Diktatörü “ötekileştirmemek” gerekir.
“Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, ruhunuzu satmayın yeter” demiş Mandela. Bence yanlış! İnsanlar ruhlarını özgürce satabilmeli ve bunu yapan “horlanıp ötekileştirilmemeli”! Bakın, bu da “İleri Demokrasi”nin ülkeye hediyesidir: Artık, insanların ruhlarını satarak yükselme özgürlüğü sınırsız! Özgürlük konusunda “yazma, konuşma, düşünme, gösteri özgürlüğü” gibi “ezberlenmiş kalıplar”a takılıp kalmamalı. AK Hacılar, “İleri Demokrasi’de özgürlüklerin sayısı ve sınırı genişledi” sözünü boşuna mı söylediler! Tabii ki, toplumu aydınlatma kadar karartma, bilimi savunma kadar lanetleme, kadını sevme kadar dövme, gençleri yaşatma kadar öldürme özgürlüğü de olacak! İnsanlar “özgürlük düşmanlığı yapma özgürlüğü”ne sahip değilse özgürlüğün ne anlamı kalır?
“Zincirlerinden başka kaybedecek şeyin yok” diyenler, ötekinin “Zincirin en büyük servetindir” deme “özgürlüğü”ne saygı duymalıdır! Zincir de türban gibi “temizliğin” bir başka aracı değil mi? “İleri demokrasi” de “durmak yok, yola devam”! “Namus cinayetlerine özgürlük” tanısınlar da siz görün, oy tane tane mi geliyor, sandık sandık, çuval çuval mı? “Şeriat Yasaları’na özgürlük” tanınsa, oy katar katar gelir; % 50 arkalarında yatar kalkar dua eder! “İşkence özgürlüğü” azımsanmasın! Memlekette sadist sayısı az değil! Hele ki, “ağaç kesme, orman yakma, sahte üretim, kimyasal atık, kalpazanlık, büyü, üfürük özgürlüğü” bir partiyi kurulur kurulmaz iktidar yapar! Parsayı kapmak için CHP de doğal olarak uyanık davranıyor! Aptal değiller ya, din hesaba katılmadan seçime girilir mi?
“Kapanma, sarınma,bürünme” yani “türban, peçe, çarşaf, takke, fes, burka özgürlüğü” ne ki? “İleri Demokrasi”nin daha ‘Elif Be’ sindeyiz! Hele bekleyin!
DÖRTLÜK
Erich Fromm: “Geçmişin tehlikelerinden biri köle olmaktı, geleceğinki ise robot olmak!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder