24 Kasım 2013 Pazar

Felâket senaryosu, komplo teorisi, suni gündem


Felâket senaryosu, komplo teorisi, suni gündem

Nihat Behram

nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
24 Kasım 2013, 11:41
AKP ne zaman gizli bir planını daha uygulama hazırlığına girse ya da RTE ne zaman bu uygulamanın ‘işaret fişeğini’ atsa ve buna devrimci kesimden tepki yükselse, bir kesimin ağzında hep aynı terane: “Felâket senaryoları yazmaya, komplo teorileri yapmaya gerek yok, Başbakan gündem değiştiriyor!”

“Felâket senaryoları yazmayın, komplo teorileri yapmayın; RTE gündem değiştiriyor” dedirte dedirte, kökten dinciler insani değerleri kökten kazıdı. soL’da “Suni Gündem” başlıklı anlamlı yazısını Kemal Okuyan şöyle tamamlamış: “Suni gündem en son ‘Vakit tamam!’ dedi ve evlere girmeye karar verdi. İnanması güç ama bu gelişmeye de ‘Gündem değiştiriyorlar, suni gündem bu’ yorumu yapanlar oldu!”

Aynen öyle, Diktatör hangi alanda ‘işaret fişeğini’ attı da, uygulaması olmadı? “İçki yasağı” konusu mu “suni gündem” olarak kaldı, “ucube heykel ” konusu mu, “4+4+4” konusu mu, “Diyanet bütçesi, Cümbüş Evi, bale opera, yayın yasağı, medyanın muhalif yazarlardan temizlenmesi, 2B Orman yasası, F Tipi zindan yasası, kürtaj yasağı, orduda temizlik, emniyete madalya, polise ‘ihtimale dayalı gözaltına alma’ yetkisi, üniversitelere güvenlik gücü, şeriatçılara silah desteği, laisizm ve cumhuriyetin kazınması” konusu mu? Hukuk kurumlarını, bilim kurullarını, yayın dünyasını, demokratik kitle kuruluşlarını, sanat kültür hayatını, maşallah, ‘dümdüz’ ettiler. İşçiler zaten köle; gerçek sendika kaldı mı kalmadı mı belli değil. Şimdi gençlik hedefte. Daha “kızlı erkekli öğrenci evleri”ni “meşru bulmadığını” açıklayıp, “gerekli tedbirlerin alınacağını” söylediğinde, “RTE gündem değiştiriyor, bunlar suni gündem” teorileri başlamıştı! K. Okuyan soruyor: “ Suni olmadığını kanıtlamak için daha ne yapsın adam?”

İşte, bir iki patinaj sonunda, “kızlı erkekli evler” de, kökten dincilerin kökten kazıma alanlarından biri oldu. O “bir iki patinaj” da, araziye uymak için alınacak doğal önlemler! Söz gelimi: İçişleri Bakanı Güler, “Hakim kararı olmadan kimse bir eve giremez” demiş. Bakanın sözleri basına “Frene bastılar, Geri adım attılar” başlıklarıyla yansıdı! “İyi polis”e duyulan şu “güven duygusu”na bak! Oysa Güler’in önlemi, “araziye uyma” taktiğinden başka ne ki? Yani “ev baskınları”nı “hakim kararı”yla garantiye almış! Vali iken, İstanbul halkını “karlı buzlu havada zincir takmaya” çağırdığı gibi. Ev baskınlarında iktidar tekerine zincir takmış! “Hakim kararı olmadan kimse bir eve giremez”miş! Hakim mi yok? Onca insan hakim kararıyla zindana tıkılmadı mı? Zindanlarda yer kalmadı!

RTE’nin ‘işaret fişekleri’ de, maç sonrası ‘spor’ programlarındaki gibi saniye saniye, tekrar tekrar, filmi geri ileri oynatarak yorumlanıyor. Hangi sözcükte duraksadı, hangisinde yutkundu, bir ara susması ne anlama gelir? Ekranda konuşmaların, gazetede yazılanların sonu gelmiyor.“Neden böyle dedi, olur mu olmaz mı, olma olasılığı ne kadar, gündem değiştiriyor” diye tartışılırken,“atı alan Üsküdar'ı geçiyor”!

AKP, emperyalizmin coğrafyamıza biçtiği “ılımlı İslam” formülüyle kurulup, kurulduğundan birkaç ay sonra yine emperyalizmin “sivil darbe” formu-lasyonuyla iktidar oldu. Gelişmeleri devrimciler, “Laisizm ve Cumhuriyet düşmanı Siyasi İslâm’ın dayanacağı yer dinci faşizmdir; bu yol Padişahlık ve hilafet isteğine, şeriat özlemine çıkar” diye yorumladığında, başta dinci yapılanmanın kürekçisi devşirme liberaller, devrimcilerin uyarılarını “komplo teorileri, felâket senaryosu” diye yorumlamıştı. Yıllarca “uzman” diye sunuldukları ekranlarda öttüler de öttüler. Gelinen yer ortada.

***

Dörtlük

Gevezelik dili yoğursa da aklı yoğurmaz

Tarafsızlık şahsı kayırsa da halkı kayırmaz

Kibirlilik görgüsüzün tafralanma maskesi

Boş güzellik gözü doyursa da ruhu doyurmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder