6 Aralık 2012 Perşembe

Telaş kültürü


Telaş kültürü

05 Aralık 2012
Telaş kültürü
Eski mektupları karıştırırken içimde bir eziklik yalandı. Nerdeyse 20 yıldır, mahkeme celbi, ödeme faturaları ve bürokratik bildirimler dışında zarflı ileti almamışım.

Mektuplardan oluşan yazın türünün kitaplık raflarında hem roman ve şiir gibi hem belgesel niteliğiyle özel ve de çok önemli bir yeri vardı. Raftan düştü bu tür. Boşluğu acı acı uğuldar. Gençler farkında değil bu uğultunun. Özene bezene yazılmış mektupların, postalandığı adrese ulaşıp ulaşmadığı merakından, günlerce gelecek cevabın beklenmesinden söz ettiğim genç bir kardeşim, “Ne sabırmış seninki de!” diye, acıyarak baktı bana! Öyle içtendi ki, “Asıl acınacak halde olan sensin!” diyemedim...

Şimdi ‘mail’ var, ‘sms’ vs... Anında ve kestirmeden... ‘Fast’ haberleşme... Selam sözcüğü bile ‘slm’ halinde ‘sessiz’...

Yeni bir çorbacı açıldığını söylediler. Mercimek çorbası içmeye gittim. Benden başka üç kişi daha var. Yanındaki burgerci tıka basa dolu. Gençlerin ellerinde ‘hayatın gerçek tadı’ colalar, pomfrit, ‘big mac’! Fast food: anında, kestirmeden doyum!

Yıllarca ıstırabı süren aşklar mı? Ferhat dağları delmişmiş, Mecnun çöllerde kalmışmış, Kerem ateşlerde yanmışmış... Gençler saatlerine bakarak dinliyor böyle ‘hikâyeden’ aşkları. Bir hafta önce, gönül yarasını dertleştiğimiz genç şair kardeşime, “Sevgilinle barıştınız mı?” diyorum, anında ve kestirmeden “Hangisiydi?” diye soruyor! ‘Aşkın bıraktığı iz’ mi, o da ne? ‘Fast love’ çağındayız, uçarak yaşayacaksın! Uçmanın izi mi olur?

Gazetede çarşaf gibi bir ilân: “4 ciltlik klasikler 40’ar sayfalık özetleriyle artık cebinizde!”... Bilgi, anında ve kestirmeden ulaşıyor demektir! ‘Fast kültür’ sektörü, insanlık kültürünü özüyle olmasa da özetiyle; beyninize olmasa da elinize sunuyor! Daha ne istiyorsunuz?
Günlerce öncesinden tasarlanmış, en az elli müsveddeden sonra karar kılınan ve teneffüste sevgilinin cebine gizlice konulan mektuplar kurudular; o duygunun türü tükendi. Şimdi 6 yaşından yukarı, cebinde ‘handy’ olmayan çocuk bulmak zor! Sarmısak yoğurtlu salçalı makarna, ‘ketcap’lı, ‘Danone’li spagetti olurken, ‘kestane kebap acele cevap’ notlu mektuplar da hindi gibi ‘handy’leşti. Dokunur dokunmaz, o da ıslık duyan hindi gibi anında ‘gulu gulu’ ötüyor! Mesajın altı ‘cevap’ tuşuna ayarlı. Sıkıysa anında ve kestirmeden cevaplama, iki dakikaya kalmaz, ‘Uykuda mısın? Kağnı çağında mıyız?’ anlamında ‘?’ işareti gelir! ‘Höst!’ denilmesini istemiyorsan ‘fast’ olmak zorundasın!

 ‘Anında ve kestirmeden edinme çağı’ndayız. Şimdi, 3 güne 33 tarihi mekân sığdıran ‘fast tour’lar var. 3 ‘fast tour’ yani 9 günde 99 tarihi mekân eder! Hani, dişinizi sıksanız bir ayda ‘tarih profesörü’ bile olabilirsiniz!

Bir partinin kurulur kurulmaz iktidara gelmesinin kaynağı da McDonald’s türü ‘fast politik enerji’ mi yoksa? Sözgelimi AKP! McDonald’s patentli McLahmacun’s!

Gerçek bilim, kültür, siyeset adamları insanoğlunun zihinsel gelişiminde yavaşlama var diye kaygılanıyormuş! Ne yani, her şey ‘fast’ olacak değil ya! Varsın zihin de ‘slow’ takılsın; ne zararı var? Zaten zihinsel dumanlanma da ‘fast’ küreselleşme çağının ‘fast literatür yemişi’ postmodernizmin motifi değil mi?

Shakespare“Hiçbir şeye sahip değilseniz hiçbir şey kaybetmezsiniz!”

http://www.yurtgazetesi.com.tr/telas-kulturu-makale,2737.html

Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder