Çünkü siyaset ve dinin birbirine dolanması toplumu bulandırır. Sadece toplumu bulandırsa iyi, hayatı da bulandırır, çelmeler, tökezletir. Örneklerini saysak sonu gelmez. İnsanlık tarihinde, siyasi gücü ele geçirmiş din yüzünden çekilmiş acıları hiçbir kuyuya sığdıramazsınız. O kadar derin kuyu yok. Dine rağmen bilimin yaşamını sürdürebilmesi, kundakçıya, baltacıya, yangınlara rağmen ormanların içten içe filizlenip yaşam direncini sürdürebilmesi gibidir. Mark Twain’in “Geçmişte toplumlar dindar oldukları için değil, dine rağmen gelişmiştir” sözünde bu anlam gizlidir. Suudi Kralına kaşıkla, Beyaz Saray’a kepçeyle ikram ve imkân sunan dinci İktidarbaşı RTE, sapıyla ve gazıyla da halkın gözünü oyuyor. Bütün aydınlık değerlerin, bilimin, çağdaş eğitim, adalet ve insan haklarının önüne din duvarı ördüler! Ama tarih gösterir ki, toplumların gelişme ve özgürlük özlemleri kara duvarlardan daha kuvvetlidir. Evet, bu ülke yıllardır emperyalizmin boyunduruğunda ve ona göbekten bağlı iktidarlarca yönetildi. Ama şu “Siyasi İslam”, emperyalizmin bu ülkeye vurduğu en büyük darbedir. Kültürüne sızıp kemirmeyi, yapısını kökten değiştirip ufalamayı hedefledi. Toplumlar faşist zulmün, adaletsizliğin hedefi olabilir. Boyun eğmezse dövüşür kurtulur. Ama kültürü kemirilmiş bir toplum ayakta duramaz, ufalanır. Ondan ki, bu ülkeye dayatılan “Siyasi İslam”ın, faşist zulüm ve emperyalist talandan öte bir anlamı bulunmaktadır. Halkı halk yapan değerlerin tümüne, bu coğrafyanın ufkuna düşmanlıktır. Onu karanlığın koynuna iteleyip yok etme hesabıdır. Din bunun silahıdır. ABD bu sefer bu coğrafyaya “Siyasi İslam” silahıyla saldırdı. Bu dinci yönetimin ABD sivil darbesiyle işbaşına geldiğinden, aklı başında kimsenin kuşkusu yoktur. Kaldı ki, ABD, Ortadoğu’ya yeni şeklini “Siyasi İslam”la vermek istediğini ve AKP’yi “yakın müttefik” gördüğünü de saklamıyor.
‘Dinin bulaştığı siyaset’in çağdaşı, moderni, seviyelisi olmaz. Bağnazı, ilkeli, kindarı olur. Üstelik, bu günkü dinci yönetim, göbeğinden ABD’ye bağlı. Yani bunların dindarlıkları da sahte. ‘Kabe’ deseler de kıbleleri Beyaz Saray! ‘İlahi değerler’ diye dayattıkları şey emperyalizmin dünyevi çıkarları. Bunların inancı o çıkarların maskesi, jandarması. Bunu anlamak o kadar zor mu? İktidardaki hacıların, her olaydaki davranış ve sözleri bunun yansıması. Hacı Arınç, Suriye’ye müdahale için, “Gücümüz yeterse gireriz!” dedikten sonra yutkunup, “Ama kararı Obama verir!” diye eklemedi mi? Şam’a iki saatte gitme hesabı yapanlar, cumayı Şam’da kılmayı planlayanlar, “Savaşsız çözüm oyalamadır” diyen bunlar değil miydi? Şimdiki maskeleri Hürriyet’in manşeti: “Liderler anlaştı, dünya derin bir nefes aldı!” Emperyalist yağmacılığın savaş taşeronu Hacı Davutoğlu, ‘aut’ olunca, bu kez “Biz hiç savaş istemedik!” diye avutmaya başladı. Utanma da yok. “Hiç savaş istemedi” ama iç savaşa berdevam! Hacının “kardeşlerimiz” dediği El Nusralı, ÖSO’lu şeriatçı canilere onca silah, mühimmat, kimyasal gökten mi iniyor, Hz. İbrahim’e koç getiren melekler mi taşıyor? Bu ne şeytanlık? “Siyasi İslam” budur.
Siyasete dinin ‘D’si girdimi, laisizmin ‘L’si sizlere ömürdür! AK Hacılar bırak dinin ‘D’sini, dinciliğin kendisini siyaset kıldılar! Hem de namaz kılar gibi! Laisizm, işin kilididir, o gitti mi, bilim, çağdaş kültür, eğitim, hukuk sizlere ömür! Tümünün köküne zemzem suyu dökülür! Bunların tümü hacı! Tamam, kendi halinde hacılıkla derdim yok ama bunların hacılığı iktidar bulamacı! ABD’ye kulluktan, şeriata kolluk gücü olmaya dek ne ararsan var.Sadece takke, çarşaf, türban olsa, neyse ne, sonuçta kumaş! Ya, milisin palası, El Nusra’nın elindeki kimyasal? Kısacası, laisizmin sadece ‘L’ teleği düşse, ‘ağır aksak yine uçar’ diye avunursun. Ama ‘M’ sine dek yolunmuş! Evet, ‘Siyasi İslam’ budur! Yani, ‘hoşt’ denecek şeye ‘hoşgörü’nün sonucu! İşin bu yanını da, CHP’li sosyal demokratlar kendi terazilerinde tartmalı. Bakalım “Siyasi İslam”a “hoşgörüleri” mi ağır basacak, dinin siyasete sızmasına karşı mücadeleleri mi?
Emperyalizmin, Ortadoğu’da kendine jandarmalık modeli olarak geliştirdiği “Siyasi İslam” çökmüştür. Ardında kan gölü, milyonla ölü, parçalanmış toplumlar bırakarak. Bu coğrafyanın bilim, çağdaş eğitim, hukuk ve insan haklarından yana yurtseverlerine düşen görev, “Siyasi İslam” çöpünü süpürmektir.
---------------------
A. Einstein:
“Bir insanın ahlaki davranışları anlayış, eğitim ve sosyal bağlara dayanmalıdır, dini dayatmalara gerek yoktur. Ölümden sonra ceza korkusu ve ödül iştahıyla hareket eden kişi zavallıdır.”
‘Dinin bulaştığı siyaset’in çağdaşı, moderni, seviyelisi olmaz. Bağnazı, ilkeli, kindarı olur. Üstelik, bu günkü dinci yönetim, göbeğinden ABD’ye bağlı. Yani bunların dindarlıkları da sahte. ‘Kabe’ deseler de kıbleleri Beyaz Saray! ‘İlahi değerler’ diye dayattıkları şey emperyalizmin dünyevi çıkarları. Bunların inancı o çıkarların maskesi, jandarması. Bunu anlamak o kadar zor mu? İktidardaki hacıların, her olaydaki davranış ve sözleri bunun yansıması. Hacı Arınç, Suriye’ye müdahale için, “Gücümüz yeterse gireriz!” dedikten sonra yutkunup, “Ama kararı Obama verir!” diye eklemedi mi? Şam’a iki saatte gitme hesabı yapanlar, cumayı Şam’da kılmayı planlayanlar, “Savaşsız çözüm oyalamadır” diyen bunlar değil miydi? Şimdiki maskeleri Hürriyet’in manşeti: “Liderler anlaştı, dünya derin bir nefes aldı!” Emperyalist yağmacılığın savaş taşeronu Hacı Davutoğlu, ‘aut’ olunca, bu kez “Biz hiç savaş istemedik!” diye avutmaya başladı. Utanma da yok. “Hiç savaş istemedi” ama iç savaşa berdevam! Hacının “kardeşlerimiz” dediği El Nusralı, ÖSO’lu şeriatçı canilere onca silah, mühimmat, kimyasal gökten mi iniyor, Hz. İbrahim’e koç getiren melekler mi taşıyor? Bu ne şeytanlık? “Siyasi İslam” budur.
Siyasete dinin ‘D’si girdimi, laisizmin ‘L’si sizlere ömürdür! AK Hacılar bırak dinin ‘D’sini, dinciliğin kendisini siyaset kıldılar! Hem de namaz kılar gibi! Laisizm, işin kilididir, o gitti mi, bilim, çağdaş kültür, eğitim, hukuk sizlere ömür! Tümünün köküne zemzem suyu dökülür! Bunların tümü hacı! Tamam, kendi halinde hacılıkla derdim yok ama bunların hacılığı iktidar bulamacı! ABD’ye kulluktan, şeriata kolluk gücü olmaya dek ne ararsan var.Sadece takke, çarşaf, türban olsa, neyse ne, sonuçta kumaş! Ya, milisin palası, El Nusra’nın elindeki kimyasal? Kısacası, laisizmin sadece ‘L’ teleği düşse, ‘ağır aksak yine uçar’ diye avunursun. Ama ‘M’ sine dek yolunmuş! Evet, ‘Siyasi İslam’ budur! Yani, ‘hoşt’ denecek şeye ‘hoşgörü’nün sonucu! İşin bu yanını da, CHP’li sosyal demokratlar kendi terazilerinde tartmalı. Bakalım “Siyasi İslam”a “hoşgörüleri” mi ağır basacak, dinin siyasete sızmasına karşı mücadeleleri mi?
Emperyalizmin, Ortadoğu’da kendine jandarmalık modeli olarak geliştirdiği “Siyasi İslam” çökmüştür. Ardında kan gölü, milyonla ölü, parçalanmış toplumlar bırakarak. Bu coğrafyanın bilim, çağdaş eğitim, hukuk ve insan haklarından yana yurtseverlerine düşen görev, “Siyasi İslam” çöpünü süpürmektir.
---------------------
A. Einstein:
“Bir insanın ahlaki davranışları anlayış, eğitim ve sosyal bağlara dayanmalıdır, dini dayatmalara gerek yoktur. Ölümden sonra ceza korkusu ve ödül iştahıyla hareket eden kişi zavallıdır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder