7 Temmuz 2013 Pazar

Vergiyi haram etme hakkı


Vergiyi haram etme hakkı

Nihat Behram

nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
07 Temmuz 2013, 13:38
Halkın vergilerinden yemlenen bu dinci yobaz, yalancı, beleş hacı takımıyla aynı inançta olmadığım için soruyorum: insanın, insani değerlere düşmanlık yapan iktidarlara vergisini haram etme hakkı yok mu? Kendi adıma: Haram olsun! Ayrıca, hesap sorma mücadelesini bununla da sınırlamıyorum.
Diyanet, “Gezi eylemleri sırasında camide sevişildiği”ni saptamış! Kadın saçının görünmesini günah sayan dinci kafanın ‘iki sevdalının el ele tutuşmasına, sarılıp öpüşmesine’ getireceği ‘yorum’ malûm. “Camide birbirine sarılan gençler olmuş!” Ne var bunda? Yobazlıkta, dinci faşist iktidara yağcılıkta ve ‘dine dayalı yalan kanıt’ üretmekte sınır tanımayan Diyanet, iki sevdalının el ele tutuşmasının şeriat kafasıyla izini süreceğine, dini, imanı, camiyi siyasete, hırsızlığa, soyguna, talana, bilim düşmanlığına, tecavüze alet edenlerin izini sürse ya! Camilerde çocuklara tecavüz hiç mi yaşanmadı? Hacı Görmez bunu açıklasın, kim ne ceza almış? İki sevgilinin el ele tutuşması, her kademeden devlet erkânının cami kapısında yalana dayalı siyaset nutukları atmasından daha mı günah?” Hacı Görmez, “Cami hassasiyeti zarar gördü!” diyor. Cami hassasiyetinin gördüğü en büyük zarar, bütçesi halkın vergilerinden karşılanan bugünkü Diyanet ve bizzat Hacı Görmez’in kendisidir!
Bunların hacı olmayanı da yok! Hem de öyle böyle hacılık değil, VIP hacılığı, geceliği bin dolarlık Suudi otel süitlerinde lüks hacılık, ihale ortağı yandaş iş- adamlarından hediye hacılık, gideri devlet bütçesinden beleş hacılık! Çoluk çocuk sülalece gidiyorlar. Moda oldu: işadamları devlet erkânı ve eşlerine hediyelik “umre ziyaretleri” düzenliyor. Bu ‘hizmetin’ inançla mı ilişkisi var, kazançla mı, bakmak gerekir! Kendim anlamadığım için, ‘bu dolambaçlı yollardan hacılık caiz mi değil mi; sahi mi sahte mi’ diye Yaşar Nuri Hocamıza sormak isterim! Özellikle de, vergilerimizle, devlet bütçesinden hacılığı! Caiz ya da değil, ben hakkımı helal etmiyorum. Gözlerine dizlerine dursun!
Özellikle son on yılda türlü türlü hacı türedi! Sözgelimi ‘gösteriş hacıları’ var. Dizi oyuncusu, solisti, futbolcusu, şovmeni, sosyete mensubu, medyumu arkasında magazin muhabirleriyle ‘umre’ yapıyor. Dönünce yorgunluğu Bodrum’da atıyorlar! Yağma geliriyle, hırsızlık parasıyla, yetimin rızkıyla, reklâm amacıyla, iktidara yağcılık hesabıyla hacca giden saymakla bitmez! Bunların hacılığı caiz mi değil mi?
RTE “Camide içki içildi!” diye salladı ya, illaki ispatlanacak! Bezm-i Âlem Valide Sultan Camisi’nin müezzini, “İçki içen, caminin hassasiyetini bozan görmedim!” dedi, adamı poliste sorguya çektiler. İnancına sadık kalıp aynısını tekrarladı. Olmadı. Bu kez Egemen Bağış, yanında Bakan Çağlayan, eski Bakan Akdağ, İl Müftüsü, o camide Cuma kılıp, kapısında aynı yalan ve iftiraları tekrarladı. Maya yine tutmadı! İş başa düştü! “Caminin hassasiyetini bozacak davranışları” görme işi Görmez’e havale edildi! CHP’li Vekil ve Din Bilgini İhsan Özkes’in deyimiyle, “ABD askerlerinin cami tahrip edip Kur’an yırtmasına gıkı çıkmayanlar” polis teröründen camiye sığınan gençlere iftira silahıyla saldırıya geçti.
Yaralıya, mağdura, zulümden kaçana kapılarımızı açmak dinimizin gereğidir” diye, Suriye’den yüzbinlerce insanı memlekete dolduran, kafasını kestiği insanın kanını içen, ciğerini yiyen ÖSO’lu canilere ‘yardım meleği’ kesilenler, polisin barbarca saldırısından kaçıp camiye sığınan yurtsever, pırıl pırıl aydınlık gençlerimizi, yalan üstüne yalan üretip “inancın hasssasiyetini bozan günahkârlar” diye niteliyor! Tahrir Meydanı’nda toplanan kalabalıktaki Mısırlı bir kadın, “Kadın sesini bile günah sayan Mursi ve bizim vergilerimizle bize düşmanlık yapan yalancılar sürüsü defolup gitsin diye buradayım!” diye haykırıyordu. Acaba hangisi ‘inancın hassasiyetine’ zararlı. Mursi ve ‘AKP’li kardeşleri’nin yalan ve iftiraları mı, Tahrir’deki kadın ya da Taksim’deki kardeşlerinin haykırışı mı?
Ülkeyi yönetenlerin yalan ve iftiraları (hele ki ‘inançla mayalanmış’ olanı) halka en büyük hıyanettir. Utanmadan bu hıyaneti diyanet diye sunuyorlar. Halkın vergisi onlara haram olsun!

Mark Twain:

“Gerçek daha ayakkabısını giymeden, yalan dünyayı üç kez dolaşır!”

 Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder