3 Temmuz 2013 Çarşamba

‘Sayın’larla ‘mayın’lar


‘Sayın’larla ‘mayın’lar

Nihat Behram

nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
03 Temmuz 2013, 12:36
‘Sayın’larla ‘mayın’ları ayırt etmek için, bence, herkese kimliğine uygun sıfatlarla hitap gerekir! Diyelim ki, Bakan koltuğunda oturan şahıs, halkı halk yapan değerlere düşman; halkın ufkuna, hak arayışına, haklı isyanına düşman, hain mi hain, mayın mı mayın! Şimdi ben bu Bakana neden “Sayın Bakan” diyeyim, “Mayın Bakan” demek daha uygun değil mi? Ya da Hacı, İmam, Mezarcı gibi bir sıfatı varsa, onunla hitap etmeli! Adam diktatörse, ona ‘Mayın Diktatör’ dersen anlamıyla uyumlu olur, ama ‘Sayın Diktatör’ denmez, sırıtır! Dil açısından da sırıtır, anlam açısından da. Gerçeğe uymaz. Yobaza ‘Sayın Yobaz’ denir mi? ‘Hain Yobaz’ desen en azından anlamını pekiştirir. İsterse Bakan, Emniyet Müdürü ya da Vali olsun, hainin, yobazın ‘Sayın’ı olmaz. ‘Sayın’ demek bürokraside ‘saygının ölçüsü’ymüş! Bana ne! Bürokrasi gibi nefret edilesi bir şeyin ölçüsüyle ‘mayın’ı ‘sayın’layacak değilim.

Acaba Bakanların hacı olmayanı var mı? Hangisinin adını “Hacı mı?” diye tıklasam, ‘umre’ görüntüsü çıkıyor. Arınç, Bozdağ, Çelik, Suat, Tayyip, Bağış, Çağlayan, Davutoğlu tümü hacı. Hatta bir ara, Arabistan ziyareti sırasında Kabe’de cuma kılan Abdullah Gül hakkında, “VIP Hacı Kontenjanı olduğu” iddiasıyla önerge verilmişti. “Dışişleri Bakanlığı döneminden başlayıp Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı süresince de devam eden ‘Haç Kontenjanı’ olduğunu” söyleyen CHP Milletvekili Kulkuloğlu, Meclis’te, “Özel kontenjan ile hacca gidenlerin masraflarını kimler karşılıyor?” diye sormuştu. Kesin bilmiyorum ama tümü bedavadan ‘Hacı’lık aldılar. Hediye hacılık! Bedelini vergilerimizle biz karşıladık!

Diyelim ki adam uyanık bir yobaz. ‘Sayın Uyanık Yobaz’ diye hitap olmaz! ‘Sayın’ sözü sırıtır. Halkın vergisiyle beleşten hacı olmanın inanç açısından günahı var mı bilmem, ama uyanığı ‘sayın’ lamak yani ‘Sayın Uyanık’ diye hitap, sadece dil ve mantık açısından değil, ahlâki açıdan da doğru olmaz. Sıfatını adının başına ‘sayın’sız koymak gerekir. Uyanık Yobaz Hacı Davutoğlu gibi.

En fazla gıcığıma giden hitap tarzlarından biri de, uyanığı, yobazı, zalimi, diktatörü ‘sayın’lamak yetmiyormuş gibi, makam adının arkasına bir ‘m’ ekleyerek, kendiyle bütünleştirmesi. ‘Sayın Valim, Sayın Emniyet Müdürüm, Sayın Vekilim, Sayın Bakanım’ gibi! İnsan kendini yüceltenle, onurlandıranla saygısını derinleştirmek, bütünleşmek ister. Cellatıyla, işkencecisiyle, dolandıranıyla değil. “Sayın Cellatım” olur mu? İnsanın, kendini bilgi ve kültürle zenginleştiren kişiye ‘Sayın Öğretmenim’ demesi, yarasını saran doktora ‘Sayın Doktorum’ demesi doğal da, cennette arazi satmaya kalkan dolandırıcı dinbaza “Sayın Hocam” denir mi? Adam madrabaz, sahtekâr! Gerçek kimliğiyle hitap edeceksin!

Hele iktidar yağcısı medyanın hitap ve sunma dili insanı çıldırtır. Söz verirken, “Şimdi Sayın Valimizin açıklamalarını dinleyelim!” diyor. Hem ‘sayın’lıyor, hem ‘m’leyip sahipleniyor hem de ‘miz’leyip, bizi de sahiplendiriyor! Vali’nin konuşması ise baştan sona yalan, dolan, saçmalama, saldırı, gözdağı, oyalama! Peki gerçek ne? Mecbur muyum ‘sayın’layıp ‘m’lemeye? O programı dinlerken biri “Ne yapıyorsun?” diye sorsa, tabi ki “Dikta Valisinin yalanlarını dinliyorum!” demek daha gerçekçi, “Sayın Valimin açıklamalarını dinliyorum!” diyecek halim yok! Gerçek neyse ondan şaşmamak gerekir. Fırıldağa fırıldak diyeceksin, caniye cani, katile katil, alçağa alçak! ‘Sayın’ sız! ‘Sayın Alçak’ olmaz! Ama gel gör ki bu ülkede, ‘sap samana karıştı’! Dinci yobaz takımı ‘ulema’ diye dolaşıyor; sakil, ‘akil” sıfatlı; kestiği adamın kanını içen, ciğerini yiyen yamyam “özgürlük savaşçısı”; cehalet temsilcisi “Kültür Bakanı”, bilim düşmanı “Eğitim Bakanı”, hukuk katliamcısı “Adalet Bakanı”, doğa yağmacısı “Çevre Bakanı”, emperyalizmin savaş taşeronu “Dışişleri Bakanı”, diktatör “İleri Demokrat”, hükümet noteri “tarafsız Cumhurbaşkanı”, softa “manevi önder”, sistemin yalakası “liberal aydın”! İktidarı gasp etmiş cemaate boyun eğmeyen, direnen, zulme, sömürüye, yalana başkaldıranlar, yani genci, yaşlısı, kadını, erkeği, işçisi, işsizi, aydını, sanatçısı, emekçisi, doktoru, avukatı, öğretmeni, siyasetçisi ile halk ise “terörist, kafir, ayak takımı, bozguncu, darbeci”! Güvenlik güçlerinin katliam ve barbarlığı “meşru müdafaa”, halkın sisteme itirazı “çapulculuk, vandallık”! Ülkenin çıplak gerçekliği bu.

__________________________________________

Victor Hugo:

“Diktatörlük gerçeklik haline geldiğinde devrim hak haline gelir.”

 Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder