Geçtiğimiz haftaki ‘Vergiyi haram etme hakkı’ başlıklı yazımdan sonra okur beni ‘dert sağanağı’na tuttu. İnsanlarımızın içi nasıl da dert ve öfkeyle dolu. Derdin bini bir para. O yazıda ‘Hakkımı haram ediyorum’ demiştim, ama haram etmenin ne yararı var? Sahtekârlık, yalan, yağma, halkı güdülecek koyun yerine koyma anlayışı iktidarda. ‘Hakkım haram olsun’ sözünde takılıp kalmış ‘kibar lanet’in sesi bile duyulmaz. ‘Yağmur yağdı’ der güler geçerler! Konu yok ki, çevresindeki yağma hesaplarının boyu Kafdağı’nı aşmamış olsun! Hangi birini sayacaksın? İşte en sıradan bir örnek: Dünyanın hiçbir ülkesinde, oraya gittiğinizde ‘telefon kaydı’ adı altında 5 kuruş alınmaz. Türkiye 130 lira haraç alıyor. Vermesen telefonun kapanıyor. Nedenini soruyorsun, ‘kaçak telefon için önlem’ diyorlar! İşin tuhafı kaçak telefon satışında da dünyanın hiçbir ülkesi Türkiye ile yarışamaz! Kısacası, açık soygun. İlkin 5 lira dediler, ses çıkaran olmadı, 30 lira yaptılar, ses çıkaran olmadı, şimdi 130 lira! Toplu direnmeden başka çare mi var? ‘Haram olsun’ diye diye ödersen sadece ‘Rabbime şükür!’ derler.
İşte, 101 liralık ‘ehliyet yenileme’ vergisi! Halkın toplu direnişine toslayınca ‘soygun hesabı’ geri tepti. 15 liraya indi! Soyguna, yağmaya, halkı koyun yerine koymaya toplu diklenmekten başka çare mi var? İsterse yasa olsun! Kimsenin, en temel insan haklarını açıkça çiğneyen yasayı dayatmaya hakkı yok. AKP’nin, ‘Meclis çoğunluğu’na dayanarak, aklına estiği gibi, aklına estiği yasayı çıkarmadığı konu mu kaldı? Sabaha karşı çıkardığı bir yasayla ‘herkes kazancının yarısını hükümete verecek’ dese uyacak mıyız? Direnmenin yolu ne? Halkın öz gücü değil mi? İtirazların, yasal iptal başvurularının hiçbiri işe yaramıyorsa (ki yaramıyor) toplu direnmenin dışında çare yoktur? ‘Toplu direnme’ diyorum, çünkü toplu hareket etmeyen mazlum, zaten zalime yemdir. İktidarbaşı, ikide bir muhalefet için “İki koyun güdemezler!” diyor. Elinde ‘kanun kavalı’ olanların halk hakkında ne düşündükleri belli değil mi? ‘Soygun yasası’ soygunu kılıfına uydurmaktan başka nedir ki? Ya güdülmeye razı olacaksın ya da anladıkları dilden, yani toplu direnme ve sivil itaatsizlik diliyle karşı duracaksın.
Geçen haftaki yazıma gelen mektuplardan birinde Yücel Demir adlı okurum çığlık sesiyle şunları yazmış: “Sayın Behram ‘Vergiyi Haram Etme Hakkı’ başlıklı yazınızı okuyunca sesimizi duyurabilmek umuduyla yazıyorum. Ben 52 yaşında bir emekliyim, kahvehane yaşamım olmadığı için, eski bir teknisyen olarak 10 metrekare bir dükkanda bilgisayar tamiri yapmaya başladım. Vergimi ödüyorum. Ancak AKP Hükümeti Sosyal Güvenlik Destek Pirimi’ adı altında bir yasayla geriye dönük olarak bizi 25.000 TL borçlandırarak emekli maaşımıza haciz yoluyla el koydu. Düşününki 1977 yılında SSK’lı oldum ve 2006 yılında emekli olduğumda 30 yıllık emeğim karşılığında 33.000 TL ikramiye almıştım. AKP bunu bir kalemde geri aldı. Özelde kendimi anlatıyorum ama genelde bunun yüz binleri bulan mağduru var. Sonuç olarak zaten kıt kanaat geçinirken kredi kartları asgarilerini ödeyemediğimiz için çoğumuz bu yaştan sonra banka icralarıyla boğuşuyoruz, banka avukatları’nın yolladığı ‘Evinize çilingir ile polis ile geliyoruz’ mesajlarını silmedim. Son olarak ayda %15 olan maaştan kesintiyi 59 yaşın üstündekiler için kaldırdılar ama eski borç baki kaldı. Kaldı ki bu 59 yaş sınırının mantığını da kimse çözemedi. Emekli 59 yaşına gelmeden daha az ekmekle mi doyuyor bu da ayrı bir garabet. Sayın Behram sonuç olarak bu hırsızlığı içime sindiremedim ve birey olarak medya yoluyla her yolu deneyerek sesimi duyurmaya çalışıyorum. Bizleri bu yaşta bu durumlara sokanlara lanet okuyorum ve her kuruşumu haram ediyorum, onların haram yemeyi çok sevdiğini bilsem de!”
Haksızlığa maruz kalan ve yasal başvurulardan sonuç alamayan vatandaş ne yapsın, teslim mi olsun?
CHE:
“Her haksızlıkta öfkeyle titriyorsan, sen de yoldaşımsın!”
İşte, 101 liralık ‘ehliyet yenileme’ vergisi! Halkın toplu direnişine toslayınca ‘soygun hesabı’ geri tepti. 15 liraya indi! Soyguna, yağmaya, halkı koyun yerine koymaya toplu diklenmekten başka çare mi var? İsterse yasa olsun! Kimsenin, en temel insan haklarını açıkça çiğneyen yasayı dayatmaya hakkı yok. AKP’nin, ‘Meclis çoğunluğu’na dayanarak, aklına estiği gibi, aklına estiği yasayı çıkarmadığı konu mu kaldı? Sabaha karşı çıkardığı bir yasayla ‘herkes kazancının yarısını hükümete verecek’ dese uyacak mıyız? Direnmenin yolu ne? Halkın öz gücü değil mi? İtirazların, yasal iptal başvurularının hiçbiri işe yaramıyorsa (ki yaramıyor) toplu direnmenin dışında çare yoktur? ‘Toplu direnme’ diyorum, çünkü toplu hareket etmeyen mazlum, zaten zalime yemdir. İktidarbaşı, ikide bir muhalefet için “İki koyun güdemezler!” diyor. Elinde ‘kanun kavalı’ olanların halk hakkında ne düşündükleri belli değil mi? ‘Soygun yasası’ soygunu kılıfına uydurmaktan başka nedir ki? Ya güdülmeye razı olacaksın ya da anladıkları dilden, yani toplu direnme ve sivil itaatsizlik diliyle karşı duracaksın.
Geçen haftaki yazıma gelen mektuplardan birinde Yücel Demir adlı okurum çığlık sesiyle şunları yazmış: “Sayın Behram ‘Vergiyi Haram Etme Hakkı’ başlıklı yazınızı okuyunca sesimizi duyurabilmek umuduyla yazıyorum. Ben 52 yaşında bir emekliyim, kahvehane yaşamım olmadığı için, eski bir teknisyen olarak 10 metrekare bir dükkanda bilgisayar tamiri yapmaya başladım. Vergimi ödüyorum. Ancak AKP Hükümeti Sosyal Güvenlik Destek Pirimi’ adı altında bir yasayla geriye dönük olarak bizi 25.000 TL borçlandırarak emekli maaşımıza haciz yoluyla el koydu. Düşününki 1977 yılında SSK’lı oldum ve 2006 yılında emekli olduğumda 30 yıllık emeğim karşılığında 33.000 TL ikramiye almıştım. AKP bunu bir kalemde geri aldı. Özelde kendimi anlatıyorum ama genelde bunun yüz binleri bulan mağduru var. Sonuç olarak zaten kıt kanaat geçinirken kredi kartları asgarilerini ödeyemediğimiz için çoğumuz bu yaştan sonra banka icralarıyla boğuşuyoruz, banka avukatları’nın yolladığı ‘Evinize çilingir ile polis ile geliyoruz’ mesajlarını silmedim. Son olarak ayda %15 olan maaştan kesintiyi 59 yaşın üstündekiler için kaldırdılar ama eski borç baki kaldı. Kaldı ki bu 59 yaş sınırının mantığını da kimse çözemedi. Emekli 59 yaşına gelmeden daha az ekmekle mi doyuyor bu da ayrı bir garabet. Sayın Behram sonuç olarak bu hırsızlığı içime sindiremedim ve birey olarak medya yoluyla her yolu deneyerek sesimi duyurmaya çalışıyorum. Bizleri bu yaşta bu durumlara sokanlara lanet okuyorum ve her kuruşumu haram ediyorum, onların haram yemeyi çok sevdiğini bilsem de!”
Haksızlığa maruz kalan ve yasal başvurulardan sonuç alamayan vatandaş ne yapsın, teslim mi olsun?
CHE:
“Her haksızlıkta öfkeyle titriyorsan, sen de yoldaşımsın!”
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder