6 Nisan 2014 Pazar

Ülkenin ‘zulüm sever’ ahalisi


Ülkenin ‘zulüm sever’ ahalisi

Nihat Behram

nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
02 Nisan 2014, 11:47
30 Mart gece yarısı, seçim sonuçları aşağı yukarı belli olurken, okumakta olduğunuz bu yazı için bir iki not düşüp ekranı kapattım. Düştüğüm notlardan ilki, Clara Zetkin’in “Tüm anti faşistlere” diye başlayan çağrısıydı:“Kanlı zulümle, terörle, açlık ve savaşla birleşmiş faşizm paramparça edilip yere serilmeden, aramızdan hiç kimse dinlenme ve ve mola verme hakkına sahip değildir!”


Seçim öncesinde devrimci, ilerici, anti faşist adaylara destek olmak için, ben de birçok devrimci yurtsever aydın gibi ülkeyi bir ucundan bir ucuna dolandım. Nisan’da Hatay’ın Defne İlçesi TKP Belediye Başkan adayı Sevra Baklacı’ya desteğe gittik. Orada gördüm: seçilse de seçilmese de kazanacak olan Sevra’ydı, devrimci tutumdu, halktı. Seçilmiş olsa, zincir bir halkasından kopacaktı; seçilmesi karanlığa gün ışığı düşürecekti. Sevra, seçilemedi ama seçim sonundaki “Bağlarımızı koparmadan her zaman omuz omuza olacağız, bu daha başlangıç” mesajıyla gün ışığının sönümsüzlüğünde köklendi, çiçeklendi. 21 Mart’ta Dersim’deydim. Newroz ateşi yaktık. Bölgede Demokratik Haklar Federasyonu’nun desteklediği TKP adayları ve diğer devrimci adaylara destek toplantılarına katıldım.22 Mart’ta etkinliğine katıldığım Hozat adayı 50 oy eksiğiyle ikinci çıktı. Olsun, Hozat göğünün gün ışığı kuyusu aydınlığında ‘ampülün’ esamisi okunmaz. Dersim halkı yedisinden yetmişine acısının bilincinde. Sokaklarındaki insanlar yoksul mu yoksul, ama onurlu. 23 Mart’ta Dersim, 24 Mart’ta Ovacık mitinglerine katıldım. Ovacık, Berkin Elvan’ın anasının yurdu. Konuşmaya başlarken Berkin’in duygusuyla doluydum. Daha doğrusu, alandaki herkes, hepimiz o duyguyla doluyduk. Bana “Oyunu yumruğun bil, yumruğunu acılarımızın hesabını sormak için vur” dedirten o duyguydu. O gün Munzur’un Gözeleri’ne gittik. Dağların eteklerinden Munzur’un köpük köpük fışkırışını bilenerek seyrettik. Demokratik Haklar Federasyonu destekli Ovacık TKP adayı Mehmet Fatih Maçoğlu 30 Mart’ta, yani Mahirlerin, Cihanların Kızıldere’de halk düşmanı katillerce katledildiği günün 42. yıl dönümünde ilk komünist Belediye Başkanı olarak seçildi. ÖDP’nin devrimci belediye başkan adayı Tekin Türkel ise Mazgirt’te seçildi. “Dersim onurdur, onuruna sahip çık!” sloganı halkın bağrında öyle köklü, öyle derin ki, dalları boyun eğmez! Dersim iliyle ilçeleriyle onurunun sahibi.


Dersim’den dönerken, Elazığ Havaalanı’nda, uçağı bekleme salonu ve uçakta iki küçük not düşmüşüm: ikisi de anons; ilki,“Bir adet tespih bulunmuştur, sahibi kontrol noktasına müracaat etsin!” anonsuydu; ikincisi, “Uçakta ve tuvaletlerinde sigara içilmesi yasaktır” anonsu. İlk anonsta, bekleyen çok kişide bir kıpırdanma oldu; sanırım herkes ceplerinde tespihine bakındı! İkincisinde ise anladım ki, bazı bölgelerde ‘vatandaşa’ dönük ‘uyarı’ların çok ayrıntılı olması gerekiyor!


29 Mart’ta Belediye Başkanlığına CHP adayı Mehmet Ali Çalkaya’yı desteklemek için, Ataol ve Metin Uca ile birlikte Balçova’daydık. 80 öncesi yılların devrimci mücadelesinden bu yana tanıdığım, devrimci kimliğini onuru olarak taşıyan Çalkaya’nın, Balçova sokaklarındaki insan selinden oluşan etkinliği, sanki seçim etkinliği değil de halkın yenilmezliğini haykırışıydı. Yurt için onunla daha önce de bir konuşma yapmış , başlığını “Belediyeciliğin Chavez’i” diye koymuştum. Balçova’da Çalkaya aydınlığı oldukça, asla ve asla karanlık kazanamazdı. Halkı halk olmanın bilinciyle yöneten halkının öz evladı Çalkaya yine açık ara kazandı.


Fakat ülke genelinde ‘zulüm sever’ ahali, sandığı ‘aklanma ve suç savma gereği’ sayan kara faşizmin hesabını doğruladı. Nasıl bir sandıksa, içine giren hırsız da olsa, katil de olsa, ‘pürü pak’ çıkıyor, yeter ki önde çıksın! 30 Mart gece yarısı, seçim sonuçlarını izlediğim ekranı bulantıyla kapatırken ‘hanedan’ maaile balkondaydı. ‘Sandığın hükmü’nü kutluyorlardı. Oysa yargılama sokakta; asıl hüküm sokakta verilecek. Çünkü özgürlük sandığa sığmaz! Çünkü umut karanlıkta değil gün ışığında çiçeklenir. Hakları için dövüşen halkların bağrında. ‘Zulüm sever ahali’nin desteğiyle sandıktan ‘önde’ çıkınca hakkındaki bütün soruşturmaları savuşturacağını sananlarla, bu ülkenin halkı ve onun gerçek evlatları sokakta hesaplaşacak! Kaçınılmaz olarak.

-----------------------------------------------------------------

Karl Marks: “Zor, yeni bir topluma gebe her eski toplumun ebesidir!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder