Nihat Behram
nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
İki gazetede birden yazmak basınımızda alışık olunan bir durum değildir. Yurt Gazetesi bu konuda da örnek bir hoşgörüye öncülük yaptı. Yurt’tan sonra günlük gazete olarak yayına başlayan soL’a da yazma isteğimi Merdan Yanardağ, “Devrimci basına omuz verip, dayanışma içinde olmayı ben de kutsal bir görev bilirim” diye olumlamasıyla muhalif basına çok önemli bir ses olarak eklenen soL’da da yazmaya başladım. Sayfalarda uçan arımla güncel gelişmelere her gün bir iki cümlelik dipnotlar düştüğüm “Vızzz Gelir” başlıklı bir peteğim var. Bugün, son haftanın her biri farklı günden vızıltılarını Yurt okuruyla bölüşüyorum. soL ve Birgün gibi devrimci muhalif basına da sahip çıkılması dileğiyle:
*İslâm’la ilgili dini kitapların cezaevine girmesinde sınır yok, mahkûm istediği kadar edinebilir. Başta sol ve bilimsel yayınlar olmak üzere “sinir bozucu” kitaplara sınır kondu! AKP bu yasağı da kitabına uydurdu: “Mahkûmlar kitapla kendilerini yakabilir!” Faşizanlığın boyutuna bak! Böyle durumlarda nedense ben hep soldan devşirme liberallerin, sahipleri ardı sıra hangi tonda seslendiklerini merak ederim! Koruma hırıltısıyla mı, korunma güdüsüyle mi? Yaranma hevesiyle mi, yalanma salyasıyla mı?
*Diyanet’in elinde “hıyaneti” gösteren “Şeriatskop” türü bir alet olmalı ki, Hacı Görmez Efendi onunla bakıp, “İzmir’deki dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı olduğunu” gördü! İyi ki Paris’e, Roma’ya falan bakmadı! İmam Hatipli Görmez’in irfan görme aleti Suudi gazıyla çalıştığından gün ışığına değil ‘ampül nuru’na ayarlı! Çıplak gözle görmenin mümkünü yok da, biyologlar harbiden mikroskopla baksa, acaba Hacı Görmez Efendi’nin kafatasında beyine ilişkin ne görürdü? Benim merakım da bu!
"Demokrasi"yi “İleri Demokrasi” olarak “taçlandıran” AKP, şimdi “İleri Barış”a doğru, “tarih yazıyor”! İşte “Newroz’lu İleri Barış Haftası”nda Başkent’in hava trafiği: Sendikaların da olduğu 21 adrese helikopterli operasyon düzenlendi! Esenboğa’dan kalkan uçaklarla ÖSO’ya silah taşındı. ÖSO komutanı tedavi için Ankara’ya getirildi. RTE Obama’nın sesini özledi. “İleri Demokrasi”yi hazmetmeden “İleri Barış”ı yeme hazımsızlığının gurultusunu ise liberaller gurur diye sundular! Öyle ya, üstünde çiçek açtığı için sevinmek varken, tehlikesinden niye yakınmalı? Yani bataklığın!
*AK kanat liberaller şimdi de, “Akil Adamlar” listesine kondular! Demek ki, “Adam kıtlığının Abdurrahman Çelebi leri” bu kez de “çözümün sözcüleri” olarak ekrandan ekrana uçuşacak! “Çözme” hünerlerinin kanıtı var mı bilmem, ama “çözülme” hünerlerinin kanıtı bol! Zaten AK kanatların yükselmeleri de çözülmeleriyle orantılı! “Sorun çözme” alanında “akil”likleri kanıtsız da olsa “sorundan nemalanma”da akılsız değil, tam tersi “akıl”larıyla yarışılmaz! Onca acısı ve yarasının üstünde uçuşanlara bakıp, gel de mazlum Kürt halkının kadersizliğine yanma!
*Cem’e “cümbüş” Cemevi’ne “ucube” diyen; Kanuni’nin “Alevi kanı akıtmayı sevap” sayan Şeyhülislam’ı Ebussuud’dan “gurur” duyan; “kılıcından Alevi kanı eksik olmayan” Yavuz ve onun “Alevi katlini vacip” sayan Şeyhülislam’ı Müftü El Hamza’nın “izinde yürüyen” RTE de “Bin yıldır İslam bayrağı altında birlikte yaşamaktan” dem vurmuyor mu? Evet, Sünniler Alevilerle Cihangir’de “kesişmedi”! Sağ olsun Demirtaş açıkladı, öğrendik! Peki, Anadolu’daki “kesişmeler” hakkında acaba ne düşünüyor? “Dün dündür bugün bugün”süz açıklarsa, onu da öğreneceğiz! Hazır, “İslam Bayrağı altında birlikte yaşama” masalının “Şam’da namaz kılma” düşleriyle 1001.si anlatılırken!
*İmam Hatip kökenli Başbakan yine kökenine uygun konuştu: “Hepimiz dünyada yaptıklarımızdan sorguya çekileceğiz!” Nerde? “Ahirette!” İyi de, işkenceli sorguya çekilmiş ve iki sene cezaevinde yatmış biri olarak, senin de bu dünyada sorguya çekildiğini görmeye hakkım yok mu?
__________________________________________________
soL Gazete:
“Halka yalan söylemek suçtur!”
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
*İslâm’la ilgili dini kitapların cezaevine girmesinde sınır yok, mahkûm istediği kadar edinebilir. Başta sol ve bilimsel yayınlar olmak üzere “sinir bozucu” kitaplara sınır kondu! AKP bu yasağı da kitabına uydurdu: “Mahkûmlar kitapla kendilerini yakabilir!” Faşizanlığın boyutuna bak! Böyle durumlarda nedense ben hep soldan devşirme liberallerin, sahipleri ardı sıra hangi tonda seslendiklerini merak ederim! Koruma hırıltısıyla mı, korunma güdüsüyle mi? Yaranma hevesiyle mi, yalanma salyasıyla mı?
*Diyanet’in elinde “hıyaneti” gösteren “Şeriatskop” türü bir alet olmalı ki, Hacı Görmez Efendi onunla bakıp, “İzmir’deki dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı olduğunu” gördü! İyi ki Paris’e, Roma’ya falan bakmadı! İmam Hatipli Görmez’in irfan görme aleti Suudi gazıyla çalıştığından gün ışığına değil ‘ampül nuru’na ayarlı! Çıplak gözle görmenin mümkünü yok da, biyologlar harbiden mikroskopla baksa, acaba Hacı Görmez Efendi’nin kafatasında beyine ilişkin ne görürdü? Benim merakım da bu!
"Demokrasi"yi “İleri Demokrasi” olarak “taçlandıran” AKP, şimdi “İleri Barış”a doğru, “tarih yazıyor”! İşte “Newroz’lu İleri Barış Haftası”nda Başkent’in hava trafiği: Sendikaların da olduğu 21 adrese helikopterli operasyon düzenlendi! Esenboğa’dan kalkan uçaklarla ÖSO’ya silah taşındı. ÖSO komutanı tedavi için Ankara’ya getirildi. RTE Obama’nın sesini özledi. “İleri Demokrasi”yi hazmetmeden “İleri Barış”ı yeme hazımsızlığının gurultusunu ise liberaller gurur diye sundular! Öyle ya, üstünde çiçek açtığı için sevinmek varken, tehlikesinden niye yakınmalı? Yani bataklığın!
*AK kanat liberaller şimdi de, “Akil Adamlar” listesine kondular! Demek ki, “Adam kıtlığının Abdurrahman Çelebi leri” bu kez de “çözümün sözcüleri” olarak ekrandan ekrana uçuşacak! “Çözme” hünerlerinin kanıtı var mı bilmem, ama “çözülme” hünerlerinin kanıtı bol! Zaten AK kanatların yükselmeleri de çözülmeleriyle orantılı! “Sorun çözme” alanında “akil”likleri kanıtsız da olsa “sorundan nemalanma”da akılsız değil, tam tersi “akıl”larıyla yarışılmaz! Onca acısı ve yarasının üstünde uçuşanlara bakıp, gel de mazlum Kürt halkının kadersizliğine yanma!
*Cem’e “cümbüş” Cemevi’ne “ucube” diyen; Kanuni’nin “Alevi kanı akıtmayı sevap” sayan Şeyhülislam’ı Ebussuud’dan “gurur” duyan; “kılıcından Alevi kanı eksik olmayan” Yavuz ve onun “Alevi katlini vacip” sayan Şeyhülislam’ı Müftü El Hamza’nın “izinde yürüyen” RTE de “Bin yıldır İslam bayrağı altında birlikte yaşamaktan” dem vurmuyor mu? Evet, Sünniler Alevilerle Cihangir’de “kesişmedi”! Sağ olsun Demirtaş açıkladı, öğrendik! Peki, Anadolu’daki “kesişmeler” hakkında acaba ne düşünüyor? “Dün dündür bugün bugün”süz açıklarsa, onu da öğreneceğiz! Hazır, “İslam Bayrağı altında birlikte yaşama” masalının “Şam’da namaz kılma” düşleriyle 1001.si anlatılırken!
*İmam Hatip kökenli Başbakan yine kökenine uygun konuştu: “Hepimiz dünyada yaptıklarımızdan sorguya çekileceğiz!” Nerde? “Ahirette!” İyi de, işkenceli sorguya çekilmiş ve iki sene cezaevinde yatmış biri olarak, senin de bu dünyada sorguya çekildiğini görmeye hakkım yok mu?
__________________________________________________
soL Gazete:
“Halka yalan söylemek suçtur!”
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder